12
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
1605
Okunma

Biliyorum artık gelmeyeceksin
çıkmayacak ayakların çıktığın merdivenleri
bırakıp bedenini balkondaki kanepeye
sormayacaksın ne var ne yok diye
huzurlu uykunu bırakmayacaksın dizlerime
biliyorum
bir bardak suyla eşleşmeyecek adımız
oturup iki kadeh devirirken masada
görmeyecek aynı manzarayı gözlerimiz
yürümeyecek ayakların yanım sıra
bakmayacak gözlerin dolu dolu
terk mevsimlerinin dağınıklığı dökülecek avuçlarıma
yinede gideceksin
üşüyeceğim çığ düşecek yatağıma
öksüz bakacak yastığın
değmeyecek uyurken nefesin boynuma
hırpalandıkça yokluğun yüzüme atılacak gece
biliyorum
seslenmeyeceksin bir daha arkamdan
ekmek alar mısın gelirken diye
hoş geldin demeyecek sesin mutfaktan
"Hanım ne yemek var?" diyen sesin uzanmayacak kulağıma
aklımı işgal edeceksin en ummadığım zamanda
yeniden düşeceksin rüyama en kestirmeden
Biliyorum
en sevdiğin yemek tıkanacak boğazıma
düşecek elimden kaşığım
açılacak gözlerimdeki barajlarım
kükredikçe sensizliğim
kuzguni saçlarında boğulacak yalnızlığım
kangren yokluğun kestirip atamadığım
ulu orta kimsesizliğimi yakıp
bir çiğ damlasının soğukluğunda
gideceksin
bir kavalda dillenecek en sevdiğin türkü
alıp getirecek rüzgar kulağıma
işte o an
yetmeyecek gözyaşlarım
kusacak isyanlarım ayrılıkların arkasına
kırılacak avazıma, kapı pencere
çıkacak çivisinden gönlümün menteşesi
Bir de gelmeyi unutursan
üşütme ört üstünü düşlerimle
zamanlar bir çalmalık bal dudaklarımda
kısır döngüye döl verecek özlemler
çakılacak akrep gecenin rahmine
toplayıp gölgelerimi ıslak kaldırımlardan
ölümü de atıp koynuma
parçalanmış beni savura savura
asıp nem kokulu duvarlara
çığlıklarımı şehrine çarpa çarpa
içime bastırdığım hıçkırığı koy verdirip
terk edip senideki beni avuçlarıma
ve gidiyorsun
5.0
100% (19)