6
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
1591
Okunma
bakışlarına bakılırsa epeyce yüklü
epeyce kızılca kıyamet
sanki bir cendereden çıkmış
ne çok benziyor diğer kadınlara
ıssız- kimsesiz
kebir yüzünde yosun tutmuş sığ gizem
bahtını sürme çekmiş safir gözlerine
bakir bir tebessümle
ne tahtım var, ne adım
işte budur diyor hikâyem
vakur duruşlu kadın
duruyor hayatın en tanıdık yerinde
ürkek bir ceylan
süsen elleriyle
hayaller ayıklıyor çocukluğundan
hayli paralanmış canı
tenini yontan acıları içten
damarlarına akan
rüzgâr geçirmiş ellerini saçlarına
uğul uğul yoluyor kökünden
yıllar dökülüyor omuzlarına
bu ne ilk ne de son
zaman yağmalıyor göğsünü
hançer dokunuşuyla hiç durmadan
yağmur bahis oynuyor gözlerinde
aralıksız dökülüyor yanaklarından
kadın bahsi kaybediyor
uzunca eğiliyor kirpikleri yağmurdan
gerisi ukdedir içinde kalan
oysa ne çok yakışırdı nazlı bir gülüş
küskün dudaklarına
ve mutluluk ne güzel yakışırdı
mahzun bakışlarına
olmasaydı şeceresi bozuk insanlar
ah belki de gül’dü adın
Kim bilir...
gökçe duruşlu kadın
21/02/2012/ N_Erol