14
Yorum
26
Beğeni
0,0
Puan
3459
Okunma
yummadım gözlerimi
başım bir kaya gibi dikti hep
sabahı bekleyen çiğdemler gibi
karanlığın acımasızlığına inat
her sabah öptüm umudun gözlerini
yetimlerin sesi
sevgimin efendisiydim
ne melunun gazabından korktum
ne müminin aynasından koptum
korktuğum cehaletin kara yüzü
kaçtığımsa cahilin cürretidir
kendimi doğuşlarımda dinledim
tökezleyip düşsem de
el açıp etek öpmedim
ne ilk, ne de sondu
elbet sustuğum da oldu, ağladığım da
küstüklerim, özlediklerim de
yere düşen ekmekti öpüp başıma koyduğum
yanaklarımda bayatlayan göz yaşlarım
bir solukluktur hayat
ucu keskin bir bıçağın sırtında
pusulası da yokmuş acıların
bilirim zamansız düşer güneşi kurumuş evlere
o hep sinsice gelir yangınlar dolayıp bileklerine
yürekler yerle yeksan,
yürekler toz duman
yaşamak varken göğsünde baharlar büyüten dünyada
bir akrep zehridir, apansız düşürür
kavurulur damarları çatlatan zaman
nemli kirpikler, içi boşalmış gülüşler
kimsesizlerin hüznü ah!
mayalanırdı tırnak uçlarımda
aklımı darmadağın eden o vakitlerde
ellerimde ülkeler ufalanırdı
düşleri dünden vurulmuş
hayatın soğuk salıncağında unutulmuş
gümüş akşamların gözleri fersiz çocuklarına
her köşesi yalnızlık kokan bozkırlarda
ve böyle namussuz bir çağın ortasında
al al karanfiller büyüttüm
bir ışık hüzmesidir kalbim
Değerli seçki kuruluna ve şiirime zaman ayıran tüm okuyucu arkadaşlara teşekkür ediyorum... Saygı ile...