REÇELLİYARASA/Çıplak bir ölüm bedeni bu; kokusuz Ten rengi matem/ -I- Göğe tırmanmayı kamçılanmadan öğrendiniz Yeraltında ki öl-ü tanrısı rüzgârını yemiş kokusuyla Üfledi suratlarınıza Yağınız açığa çıktı Parladınız Üçe bölünen dünyadan payınıza köpüklü deniz düştü Porselen hisli topal gemiler vardı dizlerinizde Rüya teraslarınıza onlardan kule çıktınız İçlerinde dolunayı parlatıp umarsızca aydınlandınız Kesik biçik derinize ödenen düşler Benim çıkmamış süt dişlerimdi /Ölüyordum Karlı yolların soğuk bağışladığı ayaklarımla/ -II- Seyyahın sakar düşüşleri tepeleri çınlatırken Henüz peydahlanmış detaylar bütününüz vardı Yaralı istiridye dinleniyordu ordövr tabaklarınızın Ücrasında Doyasıya büyütüyordunuz bebelerinizi beşik itiş kakışıyla Göğe nazır Törpülü kıyametinizdeki parlaklık Benim ödünç gaz lambamdı; titrek yanan /Ölüyordum Gömülen kalbimin sabır diye söylediği konturlenmemiş şarkısıyla/ -III- Okuyordunuz tezgâhlarda satıya çıkmış hayatlarınızın Geçmiş değil geleceklerini Hüküm giydiriyordunuz borç hikâyelere Yüreğinizi değil ayaklarınızı kullanıyordunuz Yetişmek için solacak son gülün güzellemesine Keman yayının mutlu sihri İçime kara delik açmıştı o vakit Bildiğim tüm besteleri mandallamıştı iplerinize Çeşmenin kanlı verişlerine uzanıyordu parmak kibriniz Sarı eflatuna damga olurken Üşüyen korkuluk kusursuz bir kaçışa ekliyordu kendini Dört yana saçılmış hücrelerinizden yetki alarak Yok beyniyle Yok sesiyle Sırma saçlı görkemleriniz tütüyordu dehşetin bacasında Bulutluğa hep bir kaç adım erken varan hızlı buharlarınız Pisipisilerime düşerdi deniz olmadan önce Tatlı üzümlerini topluyorken siz yelkenli suretlerin Bağımda uyanmış koruklarla Şebek oluyordu yüzüm /Ölüyordum Mızraklarımın kurşuna köle oluşlarıyla/ ../ / İçim vardiyasını aç zombinin günlüğüne devrediyor Eğreti bir huzur bu zamanı dolmuş; tatsız/ -IV- Tuzu “Sonrası yok su” Bir yalayış bu Sizin içinize tüneyen baharatlı tanrı kuşları Kovalıyordu reçelliyarasamın dağınık aklını Terleriyle gözleri aynı boyut olurken Kanat çırpışları boz ayıya kıyıyordu; telaşların Çenemden yere düşüyordu bıraktığınız ürpertiler Tellerinizi yavaş ve sakin çıkartıyordunuz Mayalanan yaşlarınızın kabarığında daha büyüyor Kızartılmadan önce yoğrulmuyordunuz Dalgalarla yazışırken siz Karaya vurmuşluğumdu o gidip gelen şişe oynaşı; korkmayıp dokunduğunuz Kıskanmıyor İmreniyordum Nebulalara yatak açarken siz Ölen yıldızlar karın ağrımdı /Ölüyordum Çarmıhlı odanın çanağındaki şarapta/ -V- /Ezik parmakların ateşi bu Tanrısı gece; sesi kaçış / Kuyu çemberinde alevlerden vücut alırken siz Isınmış kemiklerinizin kılıksızlığına Bağırıyordum Reçelliyarasanın bıraktığı Kanatlarındaki yok oluşa Susmadan /Aslında Ölüyordum Aklımdan makasla alınan üç boyutlu baykuş kılçıklarının yer acıtışlarında/ ... |
Merhaba şiir.
Sitemiz'de son zamanlarda dikkatimi çeken
İki yeni yüzün (Waretta-Jir) dikta ettiği Sürrealist/Postmodern şiir akımının esaretinde kalıyorum.
Sürekli devinen
Bilinçaltını açığa çıkaran aykırılık
Beni şiirlerine duraksızın bir nefes gibi çekiyorr..
Kapalı imgesel anlatım tekniği
Sitemizde pek rastlanman bir durum değil
Bu kadar az yorum almasına şaşırmadım doğrusu
Basma kalıp şiirler
Sürekli kendini tekrar edenlerlerin birbirleriyle paslaşmalarından ibaret.
Şiir adına biraz başkaldırı yapmanın zamanı gelmedi mi?
***
ReçelliYarasa
İronik bir başlık
Şiir'in içindeki akım gibi
Dışa vurumluluğun eğlenceli hâli.
//
Başlık ve girizgâhın notası: Gece-Siyah
Yarasaların ne zaman hayata koğuşlandığını düşünelim!.
I-
İlk dikkatimi çeken;
-Parladı(nız)
-Aydınlandı(nız)
Bütünlüğün köprülerini sözcüklerle demirlemiş.
* Üçe bölünen dünyadan payınıza köpüklü deniz düştü
* Porselen hisli topal gemiler vardı dizlerinizde
Bu kapalı imgelemleri okurken
Sadece çay içilir. /Yorumsuz/
II-
- Bütünü(nüz)
- Büyütüyordu(nuz)
Köprü uzuyor..
* Seyyah'ın sakar düşüşü
* Peydahlanmış detay
** Ordövr tabağın ücrası
/Ölüyordum
Gömülen kalbimin sabır diye söylediği konturlenmemiş şarkısıyla/
Mizansen'in şiirle harmanlanması diye ben buna derim.
III-
- Giydiriyordu(nuz)
- Kulanıyordu(nuz)
Bu şiir'in duvarları çok sağlam olmuş.
Hiç bir okur yıkamaz.
* Parmak kibri
* Delik ayaklar
* Üşüyen korkuluk
* Şebek olan yüz
İronik dalgalar o kadar güçlü betimlenmiş ki
Tekrar tekrar okunası..
IV-V
-Çıkartıyordu(nuz)
-Yoğrulmuyordu(nuz)
* Mayalanan yaş/lar
* Çeneden yere düşen ürperti
** Karaya vuran şişenin denizle oynaşısı
Yalak ruhlu insanların trajekomik dökümü gibiydi.
Belki devrim o'nları sobelemekle başlayacaktı.
Umursamak mı? Umursamamak mı?
Belki de tek kaçtığımız şey gerçeği sorgulamak!
Final'deki vurgu;
İçgüdünün ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.
Mizah-çılgınlık-dil üslup-
Ve en önemlisi dışa vurumluluk...
Bu sayfada çok şiir var.
Umarım kendini tekrar etmez.
Hep daha iyilerini yazmaya çalışır.
//
Ölen her yıldız
Şiir için bir karın ağrısıdır.
Pınar;
Teşekkür ederim.
mavi_dans tarafından 2/19/2012 11:03:10 PM zamanında düzenlenmiştir.