KREMLİTENTE
/Akheloos gözlerin yere düşüyorken nasıl akabildin
Suyun yorgunu ters akardı bilemedin/ -I- Serinletmedi hayat yelpazesi kavrulan tenini Tuzunu açık eden güneşe ne ara varıp eridin Persephone nin koruluğunda ölen melek Kokusuyla çığlık attırırken burnu açıklara Uzun kavakların neşesini seyrettin; duygusuz Tattın yasak üzümü dans ettirdin durgun filmlerdeki tanrılara Bağrına bastın gevşek hayatları Kazdığın kum arasında kalan kuskunluklarınla Yattın kızıl denizin yorganının altına; serin -II- Hades bataklığına vardığın vakit Susam tadıyla yapışacak yanık tenine sersem yaratıklar Akılları firar düş bekçisinin kemerinden; gör Ateşin uçuyor hüznün gergefinde Ayakların tersine dönmüş şükrediyor kuyunun sihrine Balık zıplaması hızlı; cebinde akıllı mürekkep akıntısı Derin yarın içine sıkışan /kafan/ Rutubetli kalbine ilk kez ayna tutarken Zeus un lanetine birkaç çakıl atıyor Kızıl sardunyanın Esişlere gömüldüğü topraksız zeminde /dilsizliği uyuyor/ Biraz dinse oysa… -III- Susuşlar çığlıksızlıktan ölüyor kaçırdığın dilek biletinde Ay ışığında sulanıyor iplik bahçen Bin renge boyanıyor pamuk olabilenler Zırhına kaplanıyor sırtındaki eller Ölü suret tadı meleklerin saç diplerinden emiliyor Bir başka evren tütsü yakıyor ayaksız gezegenlerine Ve inciler yollanıyor vakti bitenlere; kaygısız kapılar açılıyor Siyah portakallarını yiyorsun Ölümün nane kokulu evinde -IV- Bataklığının koruyucusu oluyor Göğsüne konan karasinekler Kâinata hükmediyor bak alaylı ressam Çizdiği sen le Geriliyor kanattan ışıklar görülmese de Mumlarının yorgun öyküsünü ezberliyor dilin Dişlerinden uzuyor yakmak için Yalnız kalanlar susarak ölüyor Kırmızı bağcıklarının ot topladıkları yerde Rüyalarının sarı hırkası düğmelerini deve adarken Gidenler gömülüyor en yalın halleriyle /Ağlamak değil de Kör oluyorsun öğrendikçe/ -V- Hüsran saçılırken ölüme Tek olduğunu haykırıyor rengin kendi kendine Siyahın üstüne " püskürtülen" uzun uzun uyurken Saydamlaşıyor tedirginliğiyle Ulu Okeanos un ötesinde Geceyle gündüz sınırında oturuyor İnce sesli batı kızları Taze çimenleri dağıtıyor Tadıyorsun hayvan diliyle Yanık inanışların külleri yüzünü esmerleştiriyor Dokuz kafalı yılanbaşlarının yarattığı boşlukta Karambole gidiyorsun sorgu sepetiyle Bombalı eylemler yükseliyor içinde Uçan aklın sinagog çatısına konup Kaçak ibadetini arıyor ilk ve son kere Çiğin uyandırdığı faşist gülüşlere ne oluyor İçinin kaldırımı özüne dönüşürken -VI- Sodom ve Gomore günahlarını yıkıyor gözyaşlarınla Kır perçemlerinde susmuyor zaman Bakıyorsun dalga dalga Kaçıyorlar çırılçıplak /Günah şehri ayılıp tekrar yanıyor Kızıl alevleri koynuna alıyor musun/ |