gidemem...
gidemem...
yüreğime korkunç pençelerini geçirirken zaman.. büyük harflerle süslediğim kara sevdamı, yarım bırakıp intihar eğilimlerimi gidemem... yok denilecek kadar azken beyaz kağıtlara tutunuşum, farkedilmeyen gölgeler düşerken gözlerimden gecenin karanlığına, mevsimlerin sevdama yansıyan yakıcı tadına doyamadan gidemem... gidemem... bir varmış bir yokmuş masallarında duymaya alıştığım en mutlu tebessümken gözlerin, ellerini umarsızca uzatırken ruhuma, suretin musallat olmuşken bütün varlığıma, gidemem bir adım öteye... ötesi ölüm, ötesi kördüğüm, ölümüne bir ikilemin ortasında gördüğüm, ağlamanın da sınırı yok gülmenin olduğu kadar! incitemezdi hiç birşey yüreğimi bende oluşun,sende olmadığım kadar... gidemem... yorgunluğumdan istifade edip sensizliği omzuma yükler bütün kelebekler... suretini taşır odama hüzne bulanmış melekler... defalarca da bozulmuşken gitmek üzere yeminler gidemem... beni terk edemem... bir bilinmezlikte ayrılırken yollarımız açmadan solan son gülün kokusu bu boğazımı yakan kaldırıp atamam seni.. sindiremem bir içim su hayalini... gidemem kabuk bağlamayan yaralarımı okşarcasına... bendeki seni terkedemem... ısıtmadan içimi gözlerinin ışığı, gidemem, henüz bitmedi, tükenmedi sensizlikten üşümem... imkan/sızım elif t./16.01.2012 |