Rüzgarın Dili
Kırgın uykularım batarken tenime
kırpık gülüşlü bir adam şiirlerimi düşürür peşine katil gidişler buladı şiirlerimin diline çifte kumrulu bir göç mevsimiydi el izindeki çizgiler kadar uzağındayım ya kumlara resmini çizdim özgürce bazen eğri belli bir bulut bazen dalgalar saldım üzerine cem yaptım cümlelerimle sarı sıcak hüzünler kesiti gözlerimi şah damarıma doldu eylül kokusu sarpa sarıyor döşek kaçkını düşlerim boynu vuruluyor kalemime ağır cümlelerim kadın yakamozla oynaştığından beri ucubeler ağırladım bazen de masamda düş hırsızı ucubeler yüzlerine karalar sürerler ya Yağmur toprağın koynuna sokulma telaşındaydı şair şiir yazma havasında hüzün yüklü bulutlar saklıyordu fincandan kaçan kızı gökkuşağının kalbini deşeliyordu gitmek için çıkan yolcu düşünceli rüzgar dilli sahabe bilir misin sen rüzgar kaç dil bilir bazen hüzünle beslenir bazen mutluluğun içinde gezgindir sen sakin denizimdeki kabaran dalga ruju kesiği düşlerimdeki sürme bakışlı kız faş edersin sularını yüzüme canıma tıklıyorsun iki tık ben geldim diyorsun Kıvrılıyorsun nargile kokusu gibi beynimin kıvrımlarına duman oluyorsun biraz çileli birazda belalı çöküyorsun kıvrım kıvrım odamın duvarlarına önce gözlerin kayboluyor saçların çekiliyor ellerimden sesin geliyor ürkekçe geriden telefonun uçunda bir hüzün şarkısı fonda vals ederken benimle her yere sis mi çöktü ne yoksa hoşcakalmı diyor son cümle bir tuşa dokunuyorsun beni bitiriyorsun pis kokulu düşlerin çukurunda debelendiriyorsun paydos etti burjuva gülüşlü sefil sevgili kulaklarım tıkandı ezan seslerine ben ölümü koşarken kendime şirk katilim diye seni seçtim bir kurşun sesiyle kefenimi biçtin |