Soyumuz Sonsuzluk
kıyılarımda renkleri kapalı denizler
yürümeye kıyamıyorum kendi sahillerimde insan kendini bitirmemeli hemencecik ayak izlerinde uzaklara adanmışlığın yoğun yorgunluğu olmalı kasırganla gel kıyılarımı al götür... yaz düşlerine gerek yok beynimde senin yarınki gülüşüne bağlıyım mevsimsizim... çıplak dallı bir öyküydü aramızdaki zamanı dallarından kısa gerçeği çıplaklığı kadar ıssız ve bir tek yaşayamadığımız aşkımız bizim... yaban otlarıydı yastığım ılık rüzgarlarla sayıkladığım kaç ismin vardı unuttum bildiğim en eski kasabanın bir ağustos pazarında kerpiç badanalı bir evin beyaz tül perdelerinden dışarı bakan çocuğun sessizlik tonunda ellerini tuttum... karanlığı boğuyorum ararken aramamayı hayat aramamayı aramakla akarken girdaplarına kapıldığımız uçurumdur sonumuz... soyumuz sonsuzluk aptalca unuttuğumuz... kağan işçen... |