Serzeniş
-I-
(Sorgular) Nekîr emredileni yaparken, Vicdanı var mıdır? Daralırken sin duvarları Yürek makber örtüğünü hissederse ya, korkar mı? Göz, dil seni söylemez mi? Hesap sorulur mu? Korkuyorum ismini unutmaktan. Soykalarımdan sıyrılırım, belki Kalırım soğuk yüzlü ateşin sıcağına Alacaklısı olunmuş tüm tümcelerimi verdim sorgusunda ilahi emre, hazırım zulme. Yine de korkuyorum. Sevmişliğimi ve unutmayı seni Hayat, kısa kollu bir ayrımdır Kaba saba bir hikâye, insan nesline. Süslenmiş günsel zamanın zihnimize bıraktığı iz kırıntıları ile dolu. Yok, taşınacak giderken ebedi menzile Çırılçıplak yapışacak toprak tenimize Kalacak olan dünyadadır ezelimize... -II- (Biyografi) Her fısıltıyı duydum, onlarla arkadaş oldum Soru sordum, tutanak cümleleri kurdum, zincirli düşünceleri suçsuzlarken icabetsiz olmadım hiçbir davete. Silinmiş yapraklardan yeşil siyah giydirilecek birazdan Enginler kızıl kalacak diyor resmi gazeteler. Ben senin yüzünü hangi geceye saklasam da kurtarsam, yasasından soysuzluğun. Kocaman yalanlarım var benim Aksak bir resim durmaz anlatır sinmişliğimi gölgeye Caddelerin en kıyısını tercih eder kararsız ayaklarım Ritmini bozmuş kalbim sahi duydun mu? Seni çok sevdiğimi her şeye rağmen anlattı mı sana bir deli? Senin hayatına göz koyduğumu, her şeyi göze aldığımı Delilikti yapacağım, ancak bir deli anlatabilirdi. Kadeh kırdım, kristal kristal döküldü kum Cilalandı sabah gözlerimde Sarhoş oldum sensiz suretlerin seyredilme keşmekeşinde. Ağır geldi göz bebeklerimin yeşiline, acıdı bilinçaltı algılarım. III- (Umutsuz) Kınalıydı elleri Yüz karası ihanetimi çırptığımda uçsuz bucaksız hoyrat sevda türkülerime Yağmalandı umutlarım, yeter! Sussun kırbaçlar ha bire örseleyen yitikliğime vurmasın Ağlasın durmaksızın isimli isimsiz âşıklara adanmış çeşmeler. Kalksın yerden kırılmış kalp parçaları yazgısını bulsun beden soluksuz, soğuk, ölümlü. Kahroldum çaldım seni hiçliğinden Varlığıma kattım, saflığına kundakladım gülleri Sen düşlerinde kayboldun Emanet ettin, ben ihanetimde sabittim oysa Ne bulanık sözlerim vardı sana hediye diye bağırdığım Kaç deniz yıkasa da temizlenemem temizlenmem. Öldürün beni, sunun Münker’in ayakları dibine Vurulsun topuzlar, açılsın pencereler iki yanımda Cezalıyım nasılsa... IV- (Masalca) Dört bir yandan geldi nalların sesi Galip değildi yorgun yağızlar, umacı korkutulmuşluğu yüzlerinde Serdiler son köhne yatak üzerine bedenlerini uyudular deliksiz bizi. Sustu gecenin ağlayan yüzü, karanlık boğdu ışığa kapandı bin yıllık yalan. Aşk yoktu, savaşlar haram vurulmak gerçek sen doğal ben duyarsız... Acımı gördüm geleceğimizin fallarında Kahverengi telve bizmişiz ve bir maça kızı Son kâğıtta valeyi çıkarıyormuş hayattan Çingene masalı bunlar, inandım Kandırıldım, hep senin için hep sana yorulmuş dudaklarımı, sana susattım. Gerçek kaleme ağır geldi Sayfaların yazgısı değildi kara kara satır sunmak, her okuyana Fermanı var ama mührü yok, en icazetli yürekten... V- (Geleceğe) Doğaçlama açacak artık bahar yüzünü yaza Şairlerin şiirleri sulanacak ismimizle Sen hep güzel sözlerin yüklemine özne Ben ise fırtınası denizin Sen martıları ıslakları ile çağıran Bense anlamsız yolcu Duru durağı olmayan sonunu bilen başından yitik Zulası açık olmuş asi Şimdi bizi yitiklesin dünya gücü yeterse Şimdi yükselsin nefes Vursun haziran bakışlı çocuklar aşkımızı Oyun olalım çamurlu ellerinde Bir saf biz kalalım Ben seni asla unutmadım Sen bana sevgili VI- (Sus) Güneş yakmadı bizi, ondan değil kara yazgımız Sevdik çok anlaşılmayanımız... AsevimLİ |
siir çok soluklu ve geniz yakan bir muhasebe idi.
tebriklerimle