Masal Ağaçlarıkorku kazıklarından geçiyor artarda cepheye yürüyen anılar hızlı ve sessiz adımlarla büyük gerçeğin karşısında melankoli rengine döndü bu günüm genzimde yakıcı kokusu kükürdün dümdüz güneşe yürüyor dizlerim dev ağaçlarla sarılı gri badanalı evim gözlüyor kapıda çocukluk hikayelerimi koşuyorum onun gözkapakları altında tellerle çevrili kanın deli aktığı zamanlardan yağmur dinmek bilmiyor birikintiler çoğalıyor şiddetinden damlaların yapraklarım eğiliyor masal ağacına asılmış dev ışıklar tırmandıkça ilerliyorlar yaşlı kütükler yumrulaşmış kökler kayıyor ellerimden yosun tutmuş mevsimler yürüyor kayıyor tırmanıyorum yapış yapış dallar suya batmış çalılıklar ve benden daha keskin çokça yaprak var göğsüme kadar batıyorum sulara kapkaranlık bir yoldan geçiyorum dönüşü olmayan dalışa sesleniyorum anneme yapıştı yara izi alt dudağıma kaçarken dikenli tellerden aynalar da kırıldı ona uzanayım derken şimdi kent kırmızıya bürünüp sokaklar ölüm mü çağıracak örgütlenmiş uzun sesli çığlıklar oysa onları saklıyordu kovuklar tanımış parmak izimi tırtıklı uçsuz yamaçlar anne ağrıyor bir kulağımda çıngıraklı gerçekler diğerinde uğulduyor hala içine düştüğüm düşler ne vakit seni ansam çınlıyor kulağım iki damla sütünü ver sancım belki geçer Blackless |
diğerinde uğulduyor hala içine düştüğüm düşler
ne vakit seni ansam çınlıyor kulağım
iki damla sütünü ver sancım belki geçer
bak demedimmi yetişemiyorum aldın başını gidiyorsun, dur bir kul kelamı edelim... allahın seversen:))
neyse güzeldi, kutlarım...