Sönmeyen
cam kırıkları toplardım
ayaklarım çıplakken gene de büyümeyi düşünmedim hiç... adımlarım bölük pörçük yollarına yürüdüğüm nemli ot kokularının arasından ateşini kaybetmemiş böceğim keşke bilsen hâlâ çocuğum... sabah serinliğinde hiçbir şey yoksa en azından düşünmek var öğlen sıcağını başka başka şehirlerleri düşsüz bir süratle geçerken uykusuz... yanyana ilk onunla üşümüştüm hiç konuşmadan o küçük şehrin göğünde mavi sanki o an sadece ikimizeydi onu bir daha hiç görmedim ve üşümedim bir daha hiçkimseyle... sokaklar evleri eski küf kokulu evler odaları küçük soğuk bakımsız odalar perdeleri soluk lambaları sönük ama yağmurlarla sönmeyen ateşler gözlerde... kağan işçen |