sevda masalıBir gün; yangınlar içinde kalacak yüreğin biliyorum!!! Biliyorum tel tel saçlarına dokunan bu rüzgar bir gün senide kavuracak. Sonra bir sevda masalının en önemli kişisi olarak yüreğinin kitaplığına kaldırdığın bu masal seni her gün bir avuç daha yakacak. Sonra göreceksin geceler büyüyecek göz bebeklerinde daha bir uykusuz daha bir pişman...! Uykularını feda ettiğin geceler yargıcı olacak gençliğinin ve sen her duruşmada benim yüreğimde müebbet kalacaksın çaresizce ben de biteceğim biliyorum yada en azında ben de bir şeyler. örneğin anlamını yitirmiş bir sevda masalının düşsel kırıntıları ama şuna eminim ki her bitişimde şaşıran yörüngemde kimsesizliğimin savunucusu olacağım. "bu kimsesizlik benim. ben kimsesizliğim." Sonra bir gün ; yani eksilince sendeki benler daha bir anlam kazanacak sende , cızırtılı bir radyo frekansının beni anlatan şarkısı, çiçekleri sulayan ellerin, güneşin o yalın sıcağında kısılan gözlerin ve bir akşam üstü bende unuttuğun yüreğin... Sen sende daha bir anlam kazanacaksın...! Her iç geçirişinde bir kaya düşecek gibi tedirgin ama koynundaki yavrusuymuşçasına duyarlı içinde taşıdığın bu birkaç ciltlik sevda masalı her gün bir yaprak daha büyüyecek. Belki bir gün tutmayacak ellerin, avuçlarında kokum kalacak düşüncelerinde ise hep kahrolası akşamlar. her yıldızın şarkısını öğretmeye çalıştığın dudakların bile tanımayacak seni ve hiçbir hoş çakalına sığmayacak beni yollarken emanet bıraktığın bir çift göz yaşı…. Her cümleye olduğu gibi her sevdaya da nokta konmasa da ve hayatımın en uzun cümlesini kurarcasına her defterimin en son sayfasına kadar adını yazsam da, ben artık sensiz yağmurlarda ıslanacağım. Seni düşündükçe; Martılar geçecek ansızın akşamsefalarının üzerinden. Sonra bir gemi yanaşacak limana , bense karşı koylarda gözlerini arayacağım. İçimde sonunu bilmediğim bir hüzün serpintisi, seni sevdikçe çoğalırcasına eksilteceğim... şimdilerde yamaçlardan gülüşlerin geliyor her sabah ve güneşin tenime değmesiyle seni kokluyorum balkonda. sanki senin yüreğin şu daldaki asılı yaprak öylesine sıcak ama bir o kadar korkak koparılma korkusu işlenmiş özsuyuna Adının yanına masmavi bir gökyüzü ve yanına da sımsıcacık gülüşlerini sıkıştırıyorum çocukların Yine de az geliyor. Ne kadar acı şimdi seni anlatmak Kırgın denizin yılgın dalgalarına Ne kadar acı bir bilsen seni anlatmak seni haykırmak içimdeki dipsiz kuyulara... ÖZGÜR AKIN |