sıla
Saplamış sapını bağlamanın toprağa
bir süngü ucunda ölüme koşanlar gibi Bozkırda çakılı çığlıklarım Kurumuş kerpiç ellerim dizlerimde hüdayda tozu vura vura kanatmışız sılayı Ey benim çocukluğum hangi tren garında bıraktın simit kokularını tahta bavullarını Altındağ’da Bu çığlık çığlığa bozlak içimizi dolduran bu ağıt Hamal pazarında küfe kadar ağır bu hasret Nerede bıraktık bağdaş kurulan bazlama seviciliğimizi |