10
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
2119
Okunma

kumrallığın
mâverâî bir ıtırla büyüyor
anlamsız bir illet
mahşerî gülümsemen
çiy taneleri gecenin tamamına yağdı
ağu doldu manolya kokan geceye
arzular düş kırığı
mevsimlere yüksündüm
saçlarını güneş yüklü şafaklarda
cehenneme düşürdün kırık dökük
denizi görmemiş martılar kadar öksüz
saçlarını öptüm umarsız habersiz
mısralarım kül
uçuştu korkudan
kelimelerim kurşuni seçki ölüme
parmaklarım toynaklarının kıvılcımıyla
tetikliyor selamlayarak mülkümü
üstümü örtsen yeniden
buluşsam çocukluğumla
çığlığım silkelenirdi
seni bulduğum gün batımında
mahkûmum
mısralarda giyindiğim kefene
ölümlü sözler
mercan maviliğinde
gidip gelmiyorlar
hala yanıyorlar meşale gibi
şiir inanıyor
şiirle anılıyor evren göz göz
kelimeler kalbin divanında
durmaksızın değişiyor
(zaman duruyor aşkım hoşçakal)
avuçlarıyla cismimi aşka banan sevgili
benim rüzgârım denize
sinsi tebessümüm yansısın kıyılarına
yüreğin ağlasın ağustos akşamı
ben gidiyorum veda nağmeleriyle
ayışığı altında aşkımı; ruhumu gömerek