ŞİMDİ YAŞAMAK VAKTİ
bak şu surata,
endişeli, gergin... soğuktan mı, güneşsizlikten mi, yoksulluktan mı elemin, zonklayarak ağrıyan dişinden mi gerginliğin, tasanın ve intikamın yakıp dağladığı yerde ki acıdan mı kederin, hüzünden mi, hasretten mi, ızdıraptan mı sitemin, Alzheimer mi sevdiğin insan, bundan mı endişelerin, yoksa ölmek mi derdin?... Ne bileyim, belki berbat bir gün geçirmişsindir, ilacların geçiremediği bir ağrı peydahlanmıştır başında; dost bir yüz görmek istemiyorsun; ya, unutmuşsun yaşadıklarını, ya da yaşayacaklarını; lütfen ölme yaşlı budala gitmek için çok erken henüz öğlen oldu daha gelmedi akşam yatıp durma kalk, uyuma böyle ölmeyi hak etmiyorsun... umutsuzluk yakışmaz sana, yaşa, yaşaman gerektiği gibi! umut insan için hep vardır can çıkmadıkça… sen varsay ki ölümsüzsün. harika bir dünyada yaşıyorsun… ölüm düşünülecek en son şey unutma mezarlıklar ölecek kadar aptal olan insanlarla dolu… Unutmak istediğin bir derdin olunca Kapat gözlerini ormanı düşün nefes almaktan korkma derin derin, çiçeklenmiş mazıların ortasında güneş’i örten gölgelerle örtün… nedir farkımız, yanındaki koyun boğazlanırken, otlayan koyundan? eğer kendi ölümünden gayri bir dert ise çektiğin, boş ver, unut gitsin!... her koyun kendi bacağından asılır, bilirsin… şimdi,yaşamak vakti, senin için… |
Güzeldi kutladım selamlar