KARAKIŞ SANKİ GEÇEN ZAMANŞimdi dönüyor deniz hazan rengine, Buruk seyr/ederken yar/dan geçenleri; Tövbelerin en büyüğünü Doldurdum kamarasına, Mahzun yük gemilerinin… Ne ahengiydi geçen senelerin Ne de bir çocuk kahkahası şenliği, Sensiz demirlediğim yalnızlık şehirlerimeydi… Seferlerim… Yüzdüğüm oldun çoğu zaman kıyılarına Çoğu zamanda koylarında nefes bulan meltemlerim, Ellerinle işlediğin kilit yüklü sandıkta tuttum En güzel yanını, ev hallerinin… Kar yığınlarına düşmüş asfalt karası gözlerin, Ne vazgeçerdim onlardan Ne de izin verirdim tepesinde erimelerine… Dokunurdu kayboluşu, kirpiklerinin izlerinde… Affetme!.. Yine de bağladım dermansız uçuşan giz/lerime… Kanatılmış umutlarımın akreplerine vururken sen; Sen diye haykırırken vedalarımın acı sirenleri Üzerime beyaz bir tül edasıyla serilirken yelkovan Kanayan dudaklarımda yaşattım ben seni… Har/da uçarken olsa da düşlerimin, yanan kanatları, Gözlerimi çivilediğim ufuktaki hedefti O duvaklı kadın… Ve Zehir gibi olsa da geçen seneler içime çektiğim, Hala gözyaşlarınadır geceleri Hunharca kendimden geçişlerim… Yüreğimin kavruluşudur o ses… Zirvelerinde şimdi zamanın, Katran karasına boyayıp, tavan arasına uçuruşların… Ve bodrum katına zincirleyip, Kırbaca tuttuğun sevişlerindir kalbim… Verme!.. Kimse olmasın senin gibi… Dikiş yaralarım gibi olmasın ama/larım, Keşkelerim gibi neşter… Üzerime bastıkça yükselmesin baharın… Kalmasın bende helali tüten hasretlerinin… Olmasın artık sendeki ben, Bendeki sen gibi sevişmelerin… Karakış sanki üzerimizden geçen zaman |
görünen köy kılavuz istemez derler, baharın yakındır.
karakışlara inat.. şiirin harika, kutlarım.
seven yüreğine sağlık, sevgi ve saygılar.