Yağmur döküyor göğüm/yüzümün alaca efkârından Çiğnenmiş bir memleket baş ucumda depremli/ üşümüş, aç Ölümden başka ne kâr’ı var…
Ey toprak! beyaz yankısıdır ömrümün al beni s/akla iki kulaç mizânında kerpiç kerpiç yıkılırken gökkubbe ve usul usul alıştırırken artçıl kendine beni de göm ayrılıkların o buzdan eşiğine….
uzak kışlarında anadolu’nun kül rengi akşamlarından birine karışıp sâlânın şerbetine/delişmen cesaretimle bir zülüfün ıslak salınımınyla ört yalınlığımı yalnızlığınla nasılsa şafağından bahsedemiyoruz vâkur memleketlerin…
nefti suslar yutkunuyordum avuçlarımda çocukluğumu saklarken evet bu bendim bulutların nemini teninde biriktiren boğazında boğumlarla yaşayan iki dal kırığı ufacık elleriyle soluğunu yüreğine bastıran…
söndü hêvi eyvah! kan salkımı akınca coğrafyama diyâr’ımın çuhasına yaban düştü/ kara insan kuşların akça gagasında yazıtları talan ve eğilip öptüm hüznümün yongasından bir hayaldir artık memleket fotoğraflarda suskun ve solgun bakan…
yas tutan bir kadının lirik alfabesiyle yazıyorum mezar taşımı kar örtülü çınar yapraklarından bir kaside:derûn nenni damıtsın eteklerime kırağı ağzından sussun alevli hece devrik sükûnetime…
hârlara düşen yüreğimden kar yürüsün kirpiğimin boşluğundan ince ipine taa urganımın yokluk düştü gazelime ölmeliyim…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kerpiç Mizân şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kerpiç Mizân şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
kar örtüyor hazal ,her bir akışında binlerce ağıt var ,insanların üşümüşlüğüne ağlar,belki de buzdan yüreklere ağlar ve çocuklara ağlar,coğrafyaya ağlar
ayaklanır ayaklandılar, ayaklandık... Hepimizin içini burkan bir dramı yine içimizi burkan sözlerle anlatmışsınız. Bu sese kulak tıkamak için vicdanımızın ağzını kapatmamız lazım... Söylenecek çok şey var! Duyarlı kaleminizi kutluyorum...
Ne desem keder kokacak şimdi... Öyle birikinti var ki içimde... Öyle bir ana geldik ki; artık tüm renklerin, dillerin, dinlerin ve mezheplerin susup, insanlığın konuşma zamanı... Sen susma Hazal'ım, belki susan yüreklere dil olursun.
öyle bir ağıttı gökkubbe aktı üstüme
sevgiler