SAAT KULESİ GİBİSİN ŞİMDİ…Yorgun bedenime dikilen "Saat kulesi" gibisin şimdi… Nasılda hüzün kokuyor ocağımda tüten duman, Sanırsın ölüm ertesi sessizlik gidişin; Dostlar gibi boynu bükük Ve nemli bacası gözlerimin Ağıtlarım!.. Korkarım indirecek semadan melekleri, üşüyen göğsüne... Ya’/dlarım!.. Yar edasıyla ilişirken kollarının kuytusuna Yolup sererken, yatacaklar sanırsın, o ipekten kanat tüyleri, mis kokan gerdanına… Nasılda hasret düşüyor gözlerime, gökyüzünde dalgalanan kuşlar Sanırsın musalla ertesi toprağa bensiz girişin. Anılar gibi buruşturulmuş seferi ve puslu penceresi dudaklarımın... Çığlıklarım!.. Korkarım söndürecek lambadan perileri, uçuşan avuçlarına... Yaşlarım!.. Yol edasıyla uzanırken dizlerinin üstüne Coşup çağlarken, düşecekler sanırsın, o sütten saf taneleri, amber kokan ellerine… Nasılda solgun geliyor, teninde yeşeren ömür Sanırsın yağmur ertesi kuraklık gelişin. Ağaçlar gibi çürük ve kırık uçları parmaklarımın... İnlemelerim!.. Korkarım karartacak doğudan güneşleri, uzanan gölgene... d/inlemelerim!.. Sus edasıyla ürkekleşirken adımlarına hasret Kopup inerken, uçacaklar sanırsın, o felekten geçen seneleri, sen kokan takvimlerine… Nasılda savruk geliyor, adında dönen kader Sanırsın yollar ertesi çıkmazlar gidişin Sevdalar gibi yıkık ve gedik kahrolası bedenim... Erimelerim!.. Korkarım sindirecek, maddİ’en sevişleri, çekilen tenine... Eksilmelerim!.. Tel edasıyla incelirken beyazlarının göğsüne Vurup girerken, kalacaklar sanırsın, o yürekten tiz sesleri, ben kokan saatlerine… …Yorgun bedenime dikilen "Saat kulesi" gibisin şimdi… |
vay be ve helal olsun dedirttin.
ummadığın taş, baş yarar dedikleri bu olsa gerek.
mükemmel üstü şiirini ve seni kutlarım.
sonsuz sevgilerimle.