’’Ah, bir yırtık sayfa daha mavi göklere emanet tırnak uçlarımda kazıdığım güneşlerin vebali şu cehennemi andıran soyunuk kentlerde ki cennet hepsi senden bana hediye, hepsi onlarca virane kent bir devrin batışına şahit, aşk adına simsiyah garabet’’
Bana hiç gelme demişti Geceler karanlık iken güneşler uzak olur diye
ve dibinde umutlar saklarken usulca uykusuz saatler uykusuz hayaller aydınlığa hasret üşürken ellerinde hiç bekleme demişti bu da gelip geçer
Son sözleri kötüydü duygusuz öykülerin hücresinde düşlerin son ölümü mermer üstü; simsiyahtı sonra buralara darbeler yapıldı postallarını gördüm penceremden yalnızların sarı yasaklandı sarı güneşlerimi kapattılar kan kokan elleriyle idamlıktı tüm ağaçlar kelimelerin zindan şehirlerinde o da bunları söylemişti; gitmeden, sessizce
Üşümüştüm sonrası, ağlamıştı sarı duvarlarım iki nefes ancak yetiyordu ısındırmaya bu şehri dayanamayıp düşmüştüm yollara bir gece kayıp aranıyor, bir fotoğraf düşüyordu gözlerimden deniz üstünde kabaran kunduralar ölümleri besleyen şarkılar kadar güzeldi dostlar vefalı, aşklar sonsuz yalanlar hep daha güzeldi umutsuzlara mutluluk için dövüşmek güzelken mutluluktan ölmek yasaktı sarılara bir gün gelir de, aramayayım diye yeniden sesini kaydetmişti yıldızların her birine
İzmaritler sokakların isimsiz sahipleriydi lanetli bir rüyaydı dünya bahçesi kirpiğimde şeftali ağaçları ağustos kokuyordu iki gözüyle melekleri ağırlıyordu heceler hiçbir susmaya benzemiyordu aykırı mısralar aykırı toprağında ölümler besliyordu onsuz aralar sahnede olmadığım zaman ağlayacaksın demişti bilmek ne kadarda kötüydü, kötüymüş gerçekten ayrılığa verilmiş senelere ağlarken avuçlarımda ki çocuklar
Diğer gece, başka sabahların günah makbuzuydu üşümenin böylesine sabır diyordu yaşlı geçmişler inanmak istiyordum, buna da inan diyordu şairler koşan çocuklar görüyordum tren sesinde yalınayak bu beklemek, ölüme alışmanın ilk durağı ise bir zaman buna da alışırsın diyene inan diyordu tüm şiirler o da bunları söylemişti, o da bana gitmeden sarı saçlarıyla omzumu sardığı son baharım gibi
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
-Her Şey Sarı Olmalıydı- şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
-Her Şey Sarı Olmalıydı- şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Diğer gece, başka sabahların günah makbuzuydu üşümenin böylesine sabır diyordu yaşlı geçmişler inanmak istiyordum, buna da inan diyordu şairler koşan çocuklar görüyordum tren sesinde yalınayak bu beklemek, ölüme alışmanın ilk durağı ise bir zaman buna da alışırsın diyene inan diyordu tüm şiirler o da bunları söylemişti, o da bana gitmeden sarı saçlarıyla omzumu sardığı son baharım gibi
Güzel bir şiirdi. Tebrik ediyorum. Saygı ve selamlarımla.