Günaydın Gülüşümgünaydın Gülüşüm bugün çok ihtiyacım var sana... gözyaşının renginde buluşuyor insanlık aynı haykırış aynı bekleyişle ’kimse var mı’ takvimde sonbahar yürekte gam ağıtlar pişiyor evlerin ocaklarında insanlık üşüyor insanlık aç van’da ayaz... doğanın öfkesi ağır adımının gerisi yok şimdi nece seslensem sana ’mirin’ değişse gerçeğin şimdi döndürsek evreni tersine geri gelir mi yitirdiklerim ? bir gün ’azra’ olup yapışsak hayatın yakasına yıktıklarının inadına bir gün ’yunus’ olup son ana kadar dirensek zamana sonra ’serhat’ olsak inansak ve inandırsak umuda ölesiye bir gün ’hez’ olup dağlarda koşsak van’da bir gün ’sevgi’ olup dolaşsak istanbul’da benlik davasıdan çıkıp, ’biz’ olsak yine uçurtmalarda affeder mi bizi doğa...? günaydın gülüşüm bugün çok ihtiyacım var sana sıcacık sobalar yaksak önce yüreklere yeni tohumlar serpsek kardeşliğin solduğu yere yıkılmayan ağaçlar diksek sevgi apartmanının yerine sevgi ormanı yeşertsek kocaman yunuslar, serhatlar koşuşsa içinde özgürce azra korkmadan ve yalnızca bir defa doğsa van’da üşüyen çocuklar anaların gözlerinde kanlı yaş çaresizim Allahım hava soğuk takvimde kara bir ekim sıcacık evimde titriyor ellerim kardeşlerim üşürken ısınmaktan haya ediyor sanki bedenim yapabildiğimce umutlanıp yapamadıklarımca utanıyorum kimliksiz, cinsiyetsiz, vatansızım tek bir Allah tek bir sancak altında ben bugün sadece insanım... güneş topluyorum van’a yüreğimin coğrafyasında günaydın gülüşüm bugün çok ihtiyacım var sana... |
Objektife gülümsemen gerekmiyormuydu..