Susuyorumdiken tarlalarında yalın ayak yürümeyi göze almaktı seninle yaşamak kana buladığın takvim yapraklarında savrulurken ömrün baharları sevmeye çalışmaktı kış yalnızlığını sensizliğin o soğuk ağrısında içime bir hüsran çekiyorum bu gece kahrolası bir öksüzlük çörekleniyor yüreğime şiire çözülüyor düğümlerim bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır mı ? çevirsem zamanı tersine sussam ölesiye aşk yine konuşur mu ? ... kan damlıyor geçmişin parmaklarından ihanet aşkın soysuz katili bir kar tanesi binlercesini tetikliyor her acı binlercesini doğuracak biliyorum korkuyorum kıpkızıl bir ayrılık düşüyor bembeyaz tepelerine istanbul’un durduramıyorum... bugün yutuyor bundan sonralarımızı ansızın düşüyor maskesi bunca yıllık dostluğun aralanıyor perde yeniden tanıdık kederler selamlıyor yol kenarlarında boynunu bükmüş tozlu manolyalar kar taneleri hapsediyor yeşilleri buz tutuyor bütün özlediklerim düşler getiremeden istanbul’dan öpemeden mutluluğu alnından kendi masalında kayboluyor çocuk şimdi bir kitabın ön sözünden topluyor ümitlerini üşüyor minik elleri üstüm başım söylediğin sözler ölesiye derbeder ölesiye yorgun çoğalıp ağırlaşan yalnızlığımda giderek eksilen bir çocuğum hayatın verdiği sus payıyla gözlerimde söyleyemediklerim sırtımda hikayem susuyorum susuyorum susuyorum |
T€BRİKL€R
S€LAM SAYGI S€VGİ SAĞLIK SABIR V€ DUA İL€
A.€.O