3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1108
Okunma

kendi masalında kaybolan çocuk...
düşler getireceğim sana istanbul’dan
tuzlu bedelleri damıtıp
martılara iliştireceğim beyaz beyaz
kız kulesinin asaletini takacağım saçlarıma
buram buram deniz kokacak ellerin
nihayete ermiş birlikteliğimizin sonsuza karşı koyuşu bu
Samimiyetin naif dokunuşları anlımda
senin ellerinde dinliyorum huzuru
Kuşatması gibi kar tanelerinin şehri
İki gözyaşı
teslim beyaza
bu ortak bir yokluk aslında
bu bizim yalnızlığımız
bir gökyüzü çatısında
başka şehirlerde üşümek
hep bu yüzden belkide
seninle ıslanmayı özleyişim
yaşadığımız zamana eşittik
doğduğumuz an’a denk
biz çocuğuz aslında
nasıl başlamıştı hikaye?
bütün renklerin liderlik savaşında
kıyamet kopmuş
şimşekler çakıp gök yarılmış
gözyüzü ağlarken
doğa ana bütün renkleri birleştirmiş
gökyüzü susmuş
gökkuşağı doğmuştu hani
bir avuç sevgi,
hüznüne ay düşmüş bir gölgeyim
bir beşikten düşer gibi
günahsız ve karanlık şu an içim
bizim bir masalımız var
içinde kaybolduğumuz...
gün doğumlarını getireceğim sana istanbul’dan
sabahın yosun
akşamların anason kokusunu paklayan hanımelli kokulu anaları
balıkçıların besmelesini getireceğim hiç eskimemiş
dalgalar erguvan kokacak elvan elvan
eksilmemiş eskiler alacağım bit pazarından
üç beş yanılgı olacak karşılığı
demlenecek sevgimiz
sonra doğa ana birleştirecek bizi
bibirine karışacak renklerimiz
eksilmeden çoğalacak yıllar
zafer bizim olacak
ve aşk
ölümsüz doğacak o vakit
inanır mısın?
evet inanırsın
sen bende varsın ben kadar
ben kadar hayalime hasret değilim şu an
çıkmaz sokağımın kader kokan sayfalarını saçmış sanki Tanrı gökyüzüne
her yola koyuluş bir eve dönüş yolculuğu olsun isterdim
ve daha inanılmazı ne biliyor musun ?
her yer şimdi bembeyaz...
yakut sevdalardan getir bana
efsanesi nehir gibi aksın perdelerimde,
annemin el yazısıyla yeniden yaz
adı istanbul olsun
kendi masalında kaybolan kadınların...
5.0
100% (4)