...//... SERENAD ...//...
Bir Umut’tu beni bu kadar yaşatan,
Yine Aynı Ümit’ti Seni benden uzakta, Böyle hayata bağlayan.. (…)Bizimkisi hiç geçmeyen, hiç bitmeyen bir Nöbetti, Her an aklımızda, hep yürekten tuttuğumuz.. Dinmiyordu fırtına zalim yüreklerde, Dinmiyordu Deniz… İçimizdeki İnanç’tı bizi bu kadar uzakken, Ayakta tutan.. Arsızca, delice kavuşacağımıza inanan Serenad’dı… Yıldız bile kayıyordu, Yer, gök, Ay, Güneş Bizden yanaydı. Tüm Dünya karşı gelse de, Gökyüzünde işaretler Aşk’tan yanaydı.. Günlerden sonra Nihayetti yeşil, Uzun gecelerden sonra, Gün doğuyordu. Nice soğuklardan sonra, Nihayet; Gün/Eş Doğuyordu!(…) Şimdi ne söylemeli ki; duyulsun, Ne yazılmalı ki; silinmesin… Başladığı gibi bitmiyorsa sonu, “Serenad’da uçuşan cesetler gibi denizlere gömülsün.. Onlar kavuşamadı ya; Kimse kavuşamasın! Katil gemi Struma şifa olur diye umutları Havaya uçurdu ya.. Serenad da ölü yüreklerin Sonsuz Aşklarında boğulsun… Yorgun bir bedende benim Aşkım, Yüzyılların ölmüşlüğü, Yılların yok oluşu, İsyanın perde arkası var.. Beste ile başlayan, Yine beste ile biten başka hangi Aşk vardı ki? Beni benden alan, Böyle, bu kadar… Yazıp yazıp sildiğim bir Şiir’sin şimdi, Ölü bedenlerde.. Ruhum hala taptaze, Ruhun’da… Hoyratça kıyılmasaydı Aşkım’a, Belki de doğmazdı bu beste, bu şiir, Battığım yerden çıkar beni, Hadi kaz toprakları, yine bul beni! Seni özlüyorum, Bin yılın hasretiyle, Yağmurla, Deniz’le, Toprakla, Bitmez, tükenmez Sevgi’yle.. (YirmiYedi-Ekim-İkiBinOnBir*16:45) Nevin Akbulut |