Damlagirmiyor penceremden bir tepsi dolunay kendi pirelerimle kaşıntımın içinde sövgü günah diyor hocalar hacıların ayakkabıları çalınırken camiden işte gene odamın ortasında gözünüzün önündeki direk kendi kanımı emiyorum köy meydanında seyirlik oyun bakıyorum benden başka kimler acımı tadan fare bilse öleceğini kapanını yer dirileceğini bilse son yeşil su damarlarını arar geleceğini okusa parmağındaki alyanstan kocaya varmaz kız duvar boyu halılar dokur ışık girmiyor odama büyük oysa deliği anahtardan göz alabildiğince önümde duvar duvarlar saltanatı sürgit günler biterken yirminci yüz yıl açlıkla savaş gündemde savaşla savaş yıkın duvarları buyruk vericiler yakın eski paçavrasınız korkmayın! kararmayacak yüzünüz herkesten daha parlaksınız cennette! güneş ışığından kopan damla nasıl girdi kurum sıvalı bacadan nasıl bozulmadı? öylece kaldı pırlanta yüzü ister mi duyusuz betona toslamayı toprağa iner yağmur göğe döner toprağa iner karanlık odanın avusunu yer de büyür damla tohum olur evrene çatlayınca duvarlar girer her pencereden dolunay! |
bilinçli yazıyorsunuz,, yani alaylı değil, okullusunuz..
ah önyargılarım.
yine kendini gösterdi.
Oxford bitirseniz sanki madalya mı takacaklar,, ya da 100 milyar para mı verecekler...
bu şiirler heba olmasın,, derdim o.