Şefkatli Mezar
ağaçlar sus pus
karanlık tüller çekilmiş göğe sokakların yerine de susmak istiyorum çocukluğum bırakmıyor peşimi tutamayıp ardından bağırıyorum incinen ayak bileğinin.... samanyolunu unutmadan hüznümüz ilk ürpermelerin anısıyla çıkalım yola hayata kapılarını kapatmışken şehir ilk biz açılalım koyu sofrasında gecenin unutmuş gülüşlerin kayıp adasına... ölüm kuru gürültüydü yağmura titiz o yabancı şarkıda ve kırk yıl yaşlandığım o yokuşta zorla öptüm dudağını dudağının kenarını yumuk gözlerine hapsoldum beni bitiren gözyaşlarında boğuldum evin yalnızlığımdan daha sarı daha hasta ışıkları anlamadan şaşkınlığımın heyecanını ertelenmiş uykular biriktirdim kollarına kollarının arasına beni kucakla ve ismimi söyle gömülmek istiyorum şefkatine... kağan işçen |
bazen kollar olur güzel bir mezar
bazen toprak bile
daha sıcaktır riyakar kollardan..
güzeldi öğretmenim..
saygı dua ile...