Ellerimellerim soğudu havanın rengi bu değil yazmak istediklerim dört dolandım güz odası evin içinde turşu kavonozuna tuzlu su koydum canım salatalık karığındaki salatalıklara bakmak için neden aradı güneşin ısısı kaçmadan sokağa çıkmak işime yaramayacak pencereme sarı ayvaların gülümsemesi traktörün üstünde ayağı felçli çocuk terlemiş bıyığının altında mutlu kimse görmüyordu ayağının aksadığını bu mu ellerimin koynumdan çıkması incir çekirdeğini doldurmayan şeyler yazmak şiirimin karnı aç tohumu yeni gelin gelin karın doyurmaktan özge sesler soğudu eylül sonu ağaçları ikircikli durdum ortasında dört duvarın yönlendiren aşkın elinde neden aradım ağlamaya sevgilimin dudak izleri kalmış da emeğimde yoz tarla içindeyim taşlar ,ayrık otları,ısırganlar dansetmek istiyor balerin ayaklarım bir sivrisinek ısırıyor koltuk altımdan pamuk gibi göğe uzanınca ellerim neme gerek deyip oturmuşlar çevremde insan derisi geçirmiş taşlar vinç bile kaldıramaz yerlerinden kımıldamak günah ,yürümek ayıp gözüm açık ,örtük gibi yürüdüm bozuk yollar acıttı ayaklarımı yüzüm dondu ,yolların dengi herkes tanıdık kimse canım değil ellerim soğuk havanın rengi yenilmemek umudu ile yenilgiye gönlüm insan derili taş olmak istiyor kımıldatmak tümünü insan taşların büyük bir gürültüyle yuvarlanıvermek iriliğimle üstlerine ! |