öylesine karalamalar
’bizi bugüzel havalar mahvetti’
demiş ya şair bizi de şiirler... sonsuz bir yolculuk mu tercih ederdim varışı belli bir koşu mu? hayat kısa ya yaşlandıkça panikliyorsun bitiş çizgisi yakınlaşıyor her gün biraz daha korkuyorsun adımların hayati artık yanlışa yer yok gençlikteki gibi zaten onu da düşündükçe kızıyorsun kıymetin bilmedim diye ne kaldı elimde yanlışlardan,doğrulardan yaşanmışlıklardan yaşanmamışlıklardan geriye ne kaldı? kendinin sorgu yargıcı olmak ne hırpalıyıcı bilsen her acıyı defalarca yaşamak her soruyu yoruluncaya dek cevaplamak cevaplamak ve... sonuca varamamak. kendini azarlamak ve azaltmak yanlışa düşmemek için ünlemlerini susmak virgüllerini kısmak noktalarını çoğaltmak olgunlaşmış görünmek uğruna. oysa hiç olgunlaşamadım bilyor musun? hala,babamla rahat konuşamıyorum anneme iki yanak bir dudak yapıyorum bazen yataktan hoplayarak iniyorum bazen arabanın camını açıp son ses şarkı söylüyorum olgun insanlar küçümseyen bakışlar fırlatırken ’çok umrumda’diyorum. hala,çocuk kalmakta inad ediyorum. ama gece oluıp kafamı yastığa koyduğumda sorgu yargıcımdan kaçamıyorum ve her sorgu sonrası kendimi idam ediyorum. |