’bir kenti yakmadan terketmek zordur bilinen bir kanunu çiğnemiş gibi tüm teorilerinde aynı statik bozukluk ve mühendisliğin son harikası olmayı isterken en son tahlilde korkusuzluk giderken bir şey unutuyorsun çantanda umduğun gibi bir unutkanlık kadar eski’
kutupların farklı isimleri olmalıydı; artı yerine sen eksi yerine de hiç olmayacağını bildiğimiz ben
olmadığını bildiğimiz isyanlarda tek tek çizdiğimiz martıların kanatları kadar kısa ve bir o kadar da yaşanabilirliği adına dinlemeliydik ressamları:
elbette karşı koyulmazlık yasasında çekmeliydik birbirimizi ellerimizi kanatmadan geceleri planlamadan hiçbir buluşmayı mesela bir daha kurutmadan gözlerimizi yitim düşlerin reenkarnasyon edimlerinde normu kırık aşk düğümleri gibi
aynı ressamın elleri boyalı olmalıydı aynı sırada birkaç fotoğraf sarı
sonra yine ondan beklerken tinsel bir ziyareti kırmızıları dahi sevebilmeyi, ardına defalarca çekebilmeliydi hindu bir bilge gibi gözlerimiz ifade etmek için filmin ay’a çıkan merdivenini tabi, ressama söz hakkı vermek yeminli şiirdi:
dillerin ezilecek aynasında avuçların kadar şimdi bakmaya gönüllü ilk aşığın öpüşlerinde iki çiziğin kuru sözlere ait huzursuzluğunda çiçekler dahi bayat sevilebilirdi mesela
ressamı son kez dinlemek için yerimize geçip aynı pozu vermekten bıkmadığını bildiğim için hiç utanmadan sırıtabilirdim aynı dünya karesinde
aynı kare birkaç trilyon piksel içinde birkaç yüz kilometre hasretle
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Göç şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Göç şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.