EBEM KUŞAĞIçıplak resim önümde kağıt parçası bir elim kalem , bir elimde ateş , bir töreler açıkta ayıbım , ozanım belli çıkın gizlerim gölge yerlerden beni basıyorum imza yerine dil izlerim ele veriyor kimliğimi kadınlığımdan bir parça kuruldum dizelere unutulmuş sokakların duvarlarına yapıştırılmış tezek değilim iri sivrisinekler kan emer ondan ona taşır mikrobu 1 karınlarından belli , doğurgan kadınlar memleketi denize özlem duyanlar vücutlarını inceltsinler ve güneşi , denizi tapulasınlar biz ebem kuşağı yaşmaklılar el gün derken , kaldık taşla yan yana taş duyusuz adı üstünde atsan baş yarar biz atılsak kalırız bir topak ... ) gece uyumaz su uyur gök uyanık , yer uyur en çiğnek yerde bile aç sevgi çiçeği kadımalaktan ince , yeşil , gür ey eski yazma soluk yaprağın boyanamaz geçmiş ala sarıya ama taze kan yeni damarlara bilgi ekmeğini tuza bansak 2 taş bağrına eklene eklene kor yanardağ halk yüreği patlayacak yetmez bir avuç su ağza sürme bal bir tel değil ağaran başda otur hanım hanımcık kır çiçeği sağa sola kaydırma kökünü ince dalını dikme göğe parlatma çiçeğinin rengini aklın birşeye ermesin böceğe ver kendini ne düşüncen var ne ruhun ne ince bedenin dört yanını sarsın yalçın kayalar 3 kalksam ayağa , indirirler belime eski ağaçlar kuru odunlarını ben kız düşlü yeşil fidan ağlayan otların gözyaşını , şiirime irkerim kurulduğumda dizelere , güneş girer ellerime beynimden uzar bilgelerin kutsal dersleri kulaklarımı çınlatan davul sesiyle halkı çemberine mıhlayan özgürlük korkağı kuru ağaçlara , yapma çiçekler yapma kuş takanlar ortasında sesim ince zurna sesinden kimsesiz dağlara kaval sesi yalnızlıklarını duyurmakta başka bir şey yapamıyor |
başa döndüm
iyi bir dönüş
sağlıcakla