EYLÜL ÇOCUKLARININ BOYLARI KISA OLURŞiirin hikayesini görmek için tıklayın 12 eylülün hikayasi o kadar uzun ki
neresinden tutarsan tut tutarsızlık artık ölenleri kim getirebilir geri kim verir bize onurumuzu geri siz bari yaşamayın çocuklar 12 martları çocukları bari 12 eylüllerden uzak tutun yeri geldiğinde de hesap sorun çocuklar... U Ç U R T M A hangi hücrenin duvarları yazmazdı karşı kıyılara sevdaları içinde çocuk sesleriyle nasıl yaşar insan u t a n m a d a n döve döve acıları içeride öğrendim ben kuşların kanatlarından uçurtma yapmayı Hasreti isa -------------------------------------------------------------------------------- K( A n a’ m a anadan doğma bir hayatı bağrımıza bastık diye birileri taktılar kollarımıza kelepçeleri bir deli isyanı bastırdılar sesimizde hücrelere sığmadı yüreklerimiz sığmazdı da her gün bir eşkıyanın eşkaliyle çıktık dağlara önce gençlik yıllarımız topladılar meydanlardan sevdalarımızı kurşunlayıp karartma geceleri kurdular oy benim bedenime işlenmiş sevdanın kokusu uykularımıza basarak giderlerdi evlerine gardiyanlar şifresi çözüldü ihanetin bir bedene gönül vermenin acılar içimizde çıldırdı çıldırdı dört duvar konvoy konvoy Filistin askılarıyla önümüzden geçti bahar kırık dallar gibi düştü omuzlarımızdan kollar baş aşağı asıp yüreklerimiz boşaltmaya çalıştılar o yürekler ki durdurulmuş birer saat gibi kendilerini suskunluğa kurdular yalnızlık hep tek başına sevişirdi yataklarda marşlar söyleyerek bütün geceleri üstümüze örttüler ağlamaya bile vakti yoktu çocuklarımızın soluklarımızı içimizde saklayıp sığındık onurumuza gözlerimizi sadece özgürlüğü görmek için açtık karanlıklarla boğup düşlerimizi ölmeyi dayatılanlardık ah çocuklar bütün kuşlarımızı umudun avlusunda resmi törenlerle astılar gökyüzü çıplak bir bakire gibi dururdu üstümüzde hep adreslerini şaşırırdı merhabayla başlayan mektuplar kefen bezine sarılmış paralar çıkıp gelirdi analarımızın koynundan saz çalmayı kör Apdo’dan öğrendim öğrendim şiir yazmayı Nazım’ın çırağından ‘’devrim biraz da devrilmemektir’’ derdi babam avuçlarının içine sakladığı sigarayı savururken dudaklarından son mektubunda ‘’başında fatiha okuyabileceğim bir mezarın olsun’’demişti anam hala kazar durur yüreğindeki çorak toprağı bıkmadan usanmadan uyumaz bir gün beni ağıtlarla uğurlamadan anam kucağımdaki yerim boş kalsın her zaman dönerim gözyaşların kurumadan çocukluğumu giydirin üstüme ama patiklerim kalsın kalsın anamın gözyaşları üstümde anam gözlerimden kuşları seyre dalsın dalsın umudu yaralım sıradan bir eylül ............... İsa İnan uzun bir menzile yayıldığında yalnızlık hasretle helâlleşilmez oğul ölümler halinde girdiler k/anımıza eylül çocuklarının boyları kısa olur kısa olur düşleri kısa olur gülüşleri eylül ayı gibi hep kısa olur yaşları ışığı cılız yanar gecelerin uzun yatar ömrüm ranzada eylül ayında suya düşen yapraklar gibi çoğalır ölümler akvaryumdaki balıklara can vermeye çalışırken halkım salkım salkım üzümler gibi ezildiler bir yudum şarap için geçin çocuklar geçin eylüllerin üstünden uçurtmalarla balonlarla geçin balın üstüne devrilir bir çınar daha tabutunu el yordamıyla yontar Kör Turhan insana tek başına gelir ölüm / zulüm çoğul tel örgüden dışarı sarkan boynumuzu kırdılar eylülde yanan filmlerin dumanı kaçar gözlerime yanan kitaplar yeşermez bir daha tut ki su da yanar usta gebe kalmasın kadınlar on iki eylüllerde tut ki öldü içimdeki masalcı nine bu nasıl eylül çocuklar uzatın gözlerinizi güneşe panzerler doğrulsa da üstümüze uğruna ölünecek tek şeydir ÖZGÜRLÜK… İsa İnan 12 eylüllerde ölenleri kim getirebilir geri ? |