Bütün Güller Sen Kurusu Renginde
Gün karaltısı bir sabahın ardı sıra
ışıktan kaçan gölgelerdir aslında sırtımdan boşanan soğuk anılar aksak kaleminden sıçrayan mürekkep gibi usul usul boyarken yüreğimi kilitlenmiş cümleler serfel sefil rüyalarım sonrası yasaklı bir yürek çıkacak ininden Üstüne kaya parçası oturmuş dilim bozuyorum yüreğimdeki güvercin yuvalarını tıkır tıkır raylarda hızla ilerlerken zaman oturup beklemek senden gelen hoyrat kelimeleri kör kütük hayallerin yalpalayan adımları ağustos akşamında serin esen yel ensemden yakalayan ecel Koyu bir hüzün içiriyorum bakışlarıma fetret savuran yürek sızılarım saçlarıma yığılan karlar sonrası ağır ağır çıkıyor kelimelerim kırık merdivenleri ruhum incelmiş gibi sanki dokunsalar yırtılacak mezarlıklara bir delinin günlüğünden düş kırıntıları savrulacak Fermanımı yazıyor kalem yarabbi başını vurduğum kelimeler yuvarlanıyor ulu orta omuzlarımda sahte gözyaşlarının ağırlığı soğuk bir beden yakıyor ellerimi bir kudümün ezgilerinde titrek içim mührünü bastırıp ayrılığın gözlerime ölü muhabbet kuşlarını yastık yapıyorum başıma örümcek ağlarıyla örülmüş yüreğimde tek k/alan isli bir gün sonrasında parmağının dokunduğu buruşuk tenim dudağımda saklanan uzun bir ıslığın sonuydun Sen kefenlediğin duyguları tırnaklarınla kazırken sorgulayacak beni soysuzlar sesimin ulaşmadığı diyarlar yıkılırken üstüme kendi cenazemi yıkıyor ellerim başımda hüküm siyahlar çekip üstüme tabutumu taşıyorum şafakla gördüğüm sanrılar sonrası azarlıyorum yüreğimi sus diyorum kurşun döküyorum kulaklarıma duymasın seda Şaşkın bakışlarımda acının leşi uzanmış akbabaların çığlıkları yarasa kanatları yırtıyor kar/altı/sız geceyi aklımda takıldığın yerde büyü boy at selvi selvi köksal yüreğimin topraklarında içimi acıtan rüyalarımda katilim kol geziyor huzur kaçarken tökezleyip düşendi arkada kalan gebe karabulutlar geçerken gözlerimden parçalandım sessizlik kadar ağırdım diz çöktüm el etek öptüm sayende deştim senden kalan en çığırtan yanımı bir ayrılık uyuttum ayaklarımda yalnızlık salladım sol yanımda sen her duanın ardı sıra sıraladığım en olmazımdın dilimdeki tek gerçeğim Bitti diyordun bitiyordum seni silkeledikçe her yerim sen oluyordu çatlak yüzüme başını dayayıp hıçkırırken bir damla eşkıya gözyaşını vurdum ardından oysa son demiştim bu son ağlamayacaktım hıçkırığa dolandı dilim kefenleyip içime gömdüm üşüyordum Soğuk bir gidişle ellerimi yıkıyordum el ayak çekilmişti ıslaktı gölgem sırılsıklamdım arkasında tül karanlığı kirpiklerimde ağırlığın senin renklerine boyamıştım her y/anı sandıklar dolusu intiharlarım var boy boy hayatın yüzüne astığım bütün güller sen kurusu renginde idi ikrarı yoktu koyu karanlıkların Sus diz çök zikret adımı dedin düştüm dibine çekmecemde bekliyor yazacaklarım yazılmıyor sana dair ne varsa kalemimde yağmur parmaklarımda kasırga ben şafağı avuçladım sense renklerini çaldığın gökkuşağını ne varsa sende ne varsa sanki kökleri sarmış bedenimi duraklayıp boyun büküyor kalem kırpma sakın kirpiğini içimdeki seni düşürüyorum hayatın arkasına not düşüyorum çırpınma boşuna hayat aşk yasak bundan sonra |