bir şiirin öyküsü
bir gün batmıydı hatırlıyor musun?
tesadüf bir çarpışmayla buluşmuştu gözlerimiz aşk ile. daha toyduk o vakit ve yüreğimiz sapasağlam, adsız bir his içimizde oynaşmıştı, albatrosun kanatlarını takmıştı yüreklerimiz bir gün batımında hatırlıyor musun batmıştık gırtlağa kadar aşkın içine? kestane rengi saçların ve gün batımı gök kızıl, yer kızıl, aksi gözlerimeydi saçalrının gözlerim kızıl ... buz dağları erirdi o vakit içimde. ben, acizliğimi hissederken güneşi gece doğuran gülüşünde sen, ceylan ürkekliğini sergiliyordun henüz on yedideki yüreğinde. biliyorum ikimizinde kalbi çok hızlı atıyordu ve benzimiz batan gün renkli olmuştu aşk sarhoşu tenimizde. başlamıştık birkaç gün bakışmalardan sonra. sen kumru, ben peşinde deli dumrul! ellerimiz tutuşunca iki cihan yanar sanıyorduk ikimizde. adı sendin artık her şeyin, adı bendim güya her neyin, yeşeren salkım söğütte. kibirsiz bir tutku ve günah sevişmeler kirlenmişti bir aşk ellerimizde. günaha davet vakitlerde önce utanç kayboldu aşkta sonra usanç yeşerdi düşüncelerimizde. nedensiz sorgulara başladın kirletmiştik bir kere aşkı ve temize çekmek için gelmiştim dizin dibine bir alyans ellerimde. uzanmıştı parmaklarına kırklamak için yaşananı ....... kirlendikçe aşk, sen kibirlenmiştin ve almıştı kalbinden beni çok sonradan ne olduğunu öğrendiğim bir şeyler. sessiz bir suskunluk ve kaçamak bakış. işte o vakit yazıldı ayrılık nakış nakış. kırık umutlar ve solgun hayaller artık vardı ne sen sendın, ne de ben artık ben... kimliksiz, ruhsatsız, hükümsüz bir sevda kalmıştı geriye bir yalan, bir yılan. bir gün baktım ki yoksun. çekmiştin kendini geriye ben kalmıştım aşkın ellerinde. gün boyu hep güldüm kendimi kandırmak için. ve gece çökünce karanlık cehennem kaynadı beynimde, kezzaplar döküldü yüreğime. sen yoktun yorgun sevdam, ben yoktum artık hüzün diyarım, sen yoktun... yokluğunun sorgusu kaldı sadece ellerimde. yıllar geçti aradan ve bir telefon. bu gece geliyorum şehirler arası garda bekle. yine bir albatros kuşunun kanatlarını taktım yureğime ve havalandım okyanus ıklımınde her gelen otobüse kılıtlendi gözlerim. ama sen yoktun. oylece uyuyakalmıştım bir bankın uzerınde. yarı donuk açıldı sabaha gözlerım ve yıne yoktun sadece yokluğun yine kalan bende. ........... ben oylece yıkıp umut duvarlarını yakıp sevınç gemılerını yol aldım yalnızlığıma. ve telefonuma bir mesaj ’ben dun gece geldım sen uyuyordun. bu aşk bıtmışken neden uyandırayım’ işte o mesajınla uyanmıştım , bir aşk mahşere kadar uyuyakalmıştı. yine bir gun batımı, bir ayrılık renklı kızıl vakıtte. işte o an anladım ihaneti sonsuza kadar o vakit bittin bende. ve son hatıra sana yazılan şiir ellerimde: ................. hasret alevdenmiş cehennemin aksidir gözlerin celladımdır, saçların boyna ilmek. şaire ölüm iken, davulcuya manidir aşk diyarında gelmeyen bir otobüs beklemek. yol oldum, yok oldum yokluğunda sevgılı acının dıyarında sessizdir tum bulbuller sevgıyı emredıyor dort kıtabın da dili dıkeni kalbe batar koklanınca guller. bır gırdap benımkısı saf ateş, saf çileden ayrılık fanusunda sevenlerin yureği sevgılı vazgeçerse ayrılık hilesinden yermiydi adem o yasaklı meyveyi işte bir son daha bir hüzün çetelesi eklenir tarihe bir kırık umut daha ihanet deryasında yüreğin çığlık sesi çıkar mı bu acıdan bilinmez ki sabaha. sen çilekeş bir ömre beni salan y(ı)alansın senden özge sevmedi ne etti isem gönlüm canımı dikenli tele sarıp alansın ben yanmaktan mutluyum, adı olsa da ölüm. |
kutlarım, hayırlı ramazanlar, selam ile