2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1567
Okunma
gözlerin uykuya küskün kaldığı bir gecede
ne yapacağını bilemeyip bir o yana bir bu yana gidip gelir ya insan
işte bu demlerinde zamanın kimliksiz fikirler sarar beyni
adı ne konulur bilmem ama soyadının soysuz olduğu acılar çöreklenir yüreğe
yatağa sırt üstü uzanır ve gözler dikilir tavana en anlamsız denilen şekilde
kendinizi ararsınız birkaç bedeb büyük gelen hayatta...
suskun kalır insan ve her şeyden herkesten nefrettir sadece hissedilen
ama öncelikle kendinizden
süzülmüştür yaşlar pınarlarınızdan gözlerinizin
tuzluluğunu tadınca yaşların öğrenirsiniz ağlamakta olduğunuzdan
doğrulur ve eller şakaklara kenetlenir
dizler arasına alınır baş ve resmedersiniz çaresizliği
uzanır birden kalem ve kağıda eliniz yoldaş niyetine
lakin henüz keşfedilmediğini görürsünüz sizdekini anlatacak kelimenin.
etraf bemybeyaz kağıt topaklarıyla dolar sabaha karşı dördü üç geçe
bir yaz gecesinde etraf bembeyaz olur kar yğmışçasına
yüreğinize yağan kardır bunlar ve dolu vurmuştur yürek dallarına
yüreğinizi yakar her topak
kar yakıyormuş işte....
kar yakar evet köz söndürür göz öldürür söz susturur
yaz üşütür kış bunaltır elem buruşturur ümit bir şeyleri depreştirir
beklemek yorar zaman dipsiz bir kuyu olur
aşk tutuşturuyor gece kusturuyor
elem buruştuyor insan
bin kere ölüp ölüp diriliyor....
ve bir Sezen AKSU şarkısı içten, derin, ince, zarif
bir intihara sürüklüyor.
işte, bunca söz burda bitiyor ve hikayem ad buluyor:
GERİ DÖN!
ya seninle yaşamak veya sensiz yaşamamak bana ahd oluyor.
5.0
100% (2)