SENİ YAZMAK
seni yazmak istedim bir buluta
göğün maviliğine örtmek mavi gözlerini saçlarını sarmak zamana çocuklar uyusun diye. fikrime doya doya içirmek umutlar büyüsün diye. solgun kalmasın yüzün, o vakit kum fırtınaları olur, nil kurur sahra çölünde başalır gider kuruyan dudaklarımın suya hasretliği. tüm vahalar bir anda yok olur bedevi sürgünümde. bir astım nöbeti düşer göğsüme yaldızlı bir hayale sensizlik düşünce. yüklemsiz cümlelere dönüşür dokunduğum kelimeler türküler notalarını kaybeder, sığınır tüm melodiler hüzün es’lerine sessizce. hüzün yağmurlarıyla yeşerir aşk bahçeleri, kahkaha fırtınalarında kurur. vurur tensel dolu doymuşluk hasat mevsiminde çürür başakları buğday tanelerinin. ekmek gibi aziz bellemek lazım sevdiğini, yoğurmalı kalbinde aşkı sen yanarken pişmeli öpüp başına konularak olmalı el ilişmelerin. asrın teknolirik aşk vardiyasında değil yerin sara nöbeti gibi olmuş sevmeler, sevişizm akımından hayvansı derlemeler. kızıl şafaklarda önce kalbin sevişmeli kalbiyle sevdiğinin. karınca yuvası olmalı sevgin yön gösteren kararınca dokunmalı bir çam sakızı olmalı bir çobanın seçkisi kurulan masalara meze olmakta değil aşk bir bakışın tadını aşktır eğer vermiyorsa bin meyhane içkisi. ve şairim, bir başka sever yüreğim unutma! öyle şehvet salyasıyla sarmaş kelimelerle sevemem seni, bir yaprak yeşermesindedir benim aşkım, belki bir ağacın tomurcuklanan dalında... belki de bir şiirin en dipte kalan gözden kaçan mısralarında. ellerim dokunmuyorsa incinirsin diyedir aldanma sevişmelerin adı aşk konulmuşsa! aşkı kirletmemek adınadır erkeksizliğim. |
iyi de etmiş