Yalnızken seni büyüttüm çılgın hasret kalabalıklarında Seni kendi yalnızlığım bildim yokluğunun satır aralarında
-1-
Ucu ucuna yaslanan dağlar misali dayandım umutların yakasına akan nehirler boşaldı ruhumun maverasına duraksadım rüzgarında gelgitlerin hiç olmadığı kadar adımı sakladı dilimde pelesenk aşk sancıları birkaç dakika sonra yanağıma düşüverdi yanağım yalınayak üşütmelere bilenirken kargaların yolcusu oldu ilham perileri onca susmalar kekeme avuntuları sırtladı besmelesi çekilmemiş bir aşk döküldü avuçlarıma her makamında bir renge bulandı sabah ezanları susmam lazımdı süslü bir dilberin işveli hülyasında
Nice az kaldı umutlarım hep umutlar mı yara alacaktı ayrılığa bir nokta koydu yanışlarım ansızın gözlerim yaşardı
-2-
Hiçbir kimseye hiçbr şekilde anlatma mecburiyetim yoktu çokça aldanışlar sundu çokça sevişlerim uygar bir gezegene seyahata çıktı sabırdan kalem mürekkebine ait bir hikaye besledi tereddütler kanla yazılmış bir destana ait kaldı hayatım kimseye anlatmak peşinde değildi sevdalanışlarım anlatmak kolaydı aslında yaşarken olmayacak hayalleri tütün basılmış yaralar sakladı boş sigara paketleri oysa bir kanepe üzerinde çoktan unutulmuştu kitaplarım herkes kendi sevgisini severken yüreğinin yarısı beni çoktan tutmuştu kaysa ait vebalı aşkın sancısı
Ara sıra yıkılışlarım oldu sevindi çoğu benim halime gözlerim hep sevmelere doldu döküldü yaşlarım ellerime
-3-
Yağmurlu bir gündü aşka ustura misali bilenişim bir şiirdi, bir şarkıydı yollarda efkarlanışım yeşil bir sayfa açmaya hazır değildim ancak kelimeler lügatin en kayıp yanına saklanırken akşam serinliği vurdu kayıp arzularımın başına sarsılan bir yürek ümüğüne kapılıp sözlerim uçurum olup düşüverdi çıplak kanıtların şehrine inim inim inlemek harcıydı yaşamak denile fahişe eksik bir ölüm koyup düşlerimin kabus soluklarına kazanılmış ne varsa tutuverdi yıldızlar ellerimden yeni bir giriş çekti taburesinden joker efendi genetik acılar parlayıp düşlerimin arasından iki nokta koydu mirasyedi pişmanlığımın
Tutkunu sapkın bir çağ başladı adı dönmelere ait seyrüseferler mubah anarışları taklar yıkamadı kusuru vardı ki yazamadı kelimeler
-4-
Masallar öldü ayların erciyes yangınlarında bir itfaiye sireni kadar acıklıydı leylanın hüznü sevinci ölümleri gözleyen iki yeşil rüya besledi düşüverirken uçurumlar mesafeler arasından suyun yüzüne gülümserken Mart azgını göçmen kuşları türküsünü yanık sesli bir ozan yazdı anadoludan usul usul kalem ucunu kırdı beyazlar arasında yoklaması eksik acılar sardı o bengü mihribanı arka cebinde biriken aşklar eskidi yıllar evvelinden bir gülücük için düşüverdi umutlar lehçesinden acı piyazlarında en büyük yıkım oldu aldanışlar sevmelere layık iki can buharı yangın sevişlerinde çokça bir şimdiki yaşam düşledi yürekteki evliya
Bulgusu yitik bir suçtu erdem düşüverdim kendi hayallerimden bir an olmuşken artık sersem ümitler yıkılıverdi erkenden
-5-
Diz bağına üzüm şırası yapışmış bir genç kız sustu anlamsız şehvetliğinde gözlerim çatkapı yaklaşırken yüreğime ait bir nida duydu esrik renksizliğim iyi anlarda sihirli bir kalem oldu yalnızlık haftalar acı çektirdi öykümün harabe sokaklarında gülümsedi pencere önü çiçeklerin seslenişleri yiten her mevcut silinirken hayatın bağrından birbirine eksik el susayışları yaşadım zamandan bir ad aradım sordum polis kılıklı her soytarıya düşkünlüğümün kendi babalığı kıstı telsiz seslerini çocuk olup hayaller kurdum soğuk yatağımda hiç bu kadar dalmamıştı gözlerim, bu kadar fazla dondurma kaselerine boşaltırken susuzluğum umutların kefelerine intikal ediverdi rengarenk fazla zorlamayada gelmedi kır çiçekleri ardından rengarenk bahçesinde ölürken kumral gülüşler basamakların son susayışı sardı beni en derinden
parfüm kokusunda bir imtiyaz her türlü insan var yakamozlarda cahiller, cahiller kadar anlatmaz sinema ekranı düşkün sapıklıklarda
-6-
Hiç sonları sevmediğinden hep devam etti aşklarım üşümeye karar vermişken kan tutan dertli mısralarım ucuz pazarında işportaya çıktı dertli ayazlarım kimse bilmeye mecbur değilken aşktan yana yanışlarımı aştan fazla yakarışlar çiviledim adımın üstsüz başına mabeyn düşkünü sapkınlık oldu pembelerin ayinleri hiç bu kadar yakışmıyordu beyazbeyaz olalı çoktan elleri toprak sarısı bir har sardı yüreğimi apansız ölümleri çoğaltan sevişlerin ürkek sesli güvercini barış adına zeytin topladı izmirin en güzel bahçesinden bir gemlik kadar suskundu deniz gözlerin harcında yalnız adıyla beslenmeyenlere gebeyken bir saatçi tik tak çılgınlık ediverdi saatlerin hasret kredileri parmaklarım kıvranırken aşkın sopsoğuk kentlerinde saçlarını rüzgar yemiş bir bulutla tanışıverdi belkisiz meğerlere dönüverince amatör çılgınlıklar yıprandı üyeliği bir hayat olan kızgınlıklar
ayracı kalmamış öpüşler bekledim yıprandı ayaküstü sarılmalar sisli bir gölgeyi yere indirdim düşekalka bana güldü avutmalar
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yangın Sevişler şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yangın Sevişler şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.