Kâğıttan Gemi
Geldim işte…
Her şey bıraktığım gibi… Bir yanı hüzün hep bu şehrin Bir yanı… /adını koyamadığım bir yalnızlık Her zamankinden farksız İnsanlar Hep aynı telaş, aynı koşuşturma Sevdaları eskisi gibi İntiharlarla dolu Hala Mutluluk öyküleri yarım Sahte aşklar hala bir fahişe gibi Geceye satılır Ağlamanın ve gülmenin ne bir adı, nede tadı var Değiştiğimi fark ettiğimde dönmeye karar vermiştim Meğer zamanın geçtiğini değişmek zannetmiştim/nede yanılmışım Kahretsin… Seni kalbimden söküp atamadığım için Ve yine kahretsin… Gözlerim hala senin olmadığını bildiği halde susuyor Neydik biz ey yar… Kâğıttan bir gemi mi? İnşa edemediğimiz bir Limanı arayan; kâğıttan bir gemi Her kayıp bir umuttu ya derinliklerinde yalnızlığın Bizim öykümüz daha kaybolmadan umuda dönüştü Daha kazanmadan, kaybetmenin ne olduğunu öğrettin bana Okyanusa değil sadece ufak bir nehir kıyısına salmıştık hayalleri/yani gemimizi Çok değil tebessüm dolu Mutluluk yüklemiştik batmasın diye Yükü çok ağırdı da, ben mi bilemedim ey yar Daha Saldığım anda vurup batırdın. Gemiyi de hayalleri de Sen güldün, ben ağladım Ve sonunu çizdiğimiz bir resmin yanlış karakterleriymişiz aslında Çehreme ay ışığı vururken günahlarımın en firari saatinde Ben çoktan o gemide bırakmıştım çocuk yüzümü Sen ise demir atıp yalnızlığa ayrılık senfonisini dinlemeye başlamıştın bile Bir taraf tanda çoktan yol almıştın yeni sevdalara… Mehmet Emin Karademir |
sizi anlıyorum ve hak veriyorum, tabiki tebrik ediyorum..
favori listeme alıyorum sizi müsaadenizle..
her şiirinizden haberdar olmak için..selamlar...