MODERN AYRILIK HİKAYESİ...
-1- Gündüz
Şehrimi unuttun yoksa şehir senden çok önce yakılmış mıydı? /Uzaktan karaltılı siluetler akıyor Ki Akışa vuran aksimden kan sızıyor/ Biraz martı çığırtkanlığında ağlarken sokak başındaki kadın, Henüz kurumuş tenine Bir başka nem arıyor adam… /Uzaktan henüz jilet yapılmamış vapurlar geçiyor Ki Suya düşen gözlerimden deniz akıyor/ Bir çift topuk sesi dolduruyor henüz uyanmış Şehri-yar yokuşunu… Biraz kadıncasına biraz çocukçasına... /Uzakta modern zamanın besteleri çalınıyor Ki Beş para etmez mısralar Beş kuruşluk dillerden dökülüyor./ Akşam düşüyor ve kadın henüz siliyor gözyaşlarını Biraz alakasız biraz ahlaksız Bir mendil uzanıyor Adamın birinden Ve cümleler düşüyor zemine -tanışabilir miyiz-? Kadın suskun bakıyor tuhaf bakışlarına şeytan düşüyor. -neden olmasın- Biraz kahkaha bir iki kadeh… -2-Gece /Dilime akla zarar küfürler dağılıyor Ki Ağzı tezek kokan bir İstanbul misali./ Sokak karanlık Bir kibrit çakıyor adam geceye Henüz sevişilmiş bir ihanet yüklü omuzlarına /Iskalanmış hayatların alfabesini öğretirken Kendi elifbamı kaybetmişim –yazık-/ Biraz pişmanlık biraz hüzün Ki Göze dolan biraz yağmur sonrası Fethedilmiş bir yalnızlık kalıyor adama… /Henüz öldüremediğim çocuk düşe düşüyor Ki Aklı almıyor aşk mı haz mı sorusunu/ Yelkovan vururken gece yarısının beline Sarhoş olmaya dalıyor adam Adını bilmediğim bir yaldızlı karanlığa… /Gitmeler doldururken aklımı Defalarca yolun yarısından dönen bavullar Kalıyor Bir başka kaçışın ardında/ Eskilerin imsak şimdilerin sabahın körü dediği Vakitte Bir kadın çıkıyor gülerek Peşi sıra biraz sarhoş biraz uykusuz adam Ve sesleri düşüyor zemine - Bana mı gidelim sana mı_? - Bana ikisi de uyar güzelim- /Biraz aptal fazlasıyla eski ağlıyor çocuk Ve gitmeler doluyor damarlarına/ |