¿
.
gecenin ölümsüzlüğe direndiği hunharca cansız aksak bir an soluğumda sonra bütün zamanlar havada hâlâ işgüzar dokunmalar vurdukça canıma en vahşi en itinasız gidişlerinizin ayak sesleriydi kulaklarımda ansızın zaman sonsuza kilitlenirdi de sık sık saklandığım karanlığımda konuşmama hakkım var en derinde sessizlikti doğan küllerinden ölü renklerin kuş uykusuydu yaşam ve ben sorardım hep şimdi gidiyorum ama nereye ölümü boya sahi yapayalnızlığımı anlattığım yalnızlık diğerleri vardı da ben mi görmedim öfke nöbetlerindeyken aydınlığın yok oluşuna kendimle konuşur gibi o ruhu kara çiçekler hüzünlendirdiğinde geceyi gördüğüm ve göründüğümüz bir rüya içinde rüya mıydı bilmediğim değil mi ki dağın kırmızı uçurumlarda vakitlivakitsiz yağan slogan yağmurlar altında yabani otlar çiğneyen uğultunun ortasında kalandım ben kekremsi kahkahalarla sağanaklar taşıyan ah çiçeği bir bilsen ne düşkün ve ne şımarık düşünceler kayar aklımdan ey merhamet kapat sen de gözlerini onlardı cennet sınırına ulaşana kadar varlar kendi kendime ben ağlarım -olsun ruhumun da ötesinde gitti sesler işte bir sürü gibi anlamsız bir kaç cümlenin ardından indir peçeni gece bulutlar yavaş yavaş terk ettiğinde gökyüzünü ben susarım göğsünde konuyu hiç uzatmadan nasıl olsa kefenlerimiz hep beyaz |
Gecenin en karanlık anı gibi şiir...
Biraz ürkütücü ama huzurlu... :)
Tebrikler...