savaşToprak ana diyenin hakkıdır Çiçek diyenin hakkıdır Kelebek çocuklarımın hakkıdır Zerdüst dedi “ susun”!!! Savas konussun Bir bilsen susmayı bilmez çocuklarım Bazlamaya ana avrat dalarlar Aksam erken erken Sabah mahmur gözlüdür ilkokulda sınıfta kalır çocuklarım migde bulandıracak kadar gerçekçi çocuklarıma savas helal olsun.. ulu yıldız ! kendilerine ışık saçtıgın çocuklarım saadetin nerde kaldı sussaydın saadetin nerde kalırdı kelebegi öldürmeseydin arzulanan değil arzulamanın kendisine aşık çocuklarım babasının gizlediği oğlunda sinirli evlatlarım benim zayıflar bizi kendi gücümüzden utanmaya zorladıkları için kazanırlar sonuna kadar deli utanmaz benim çocuklarım yaşamın taşkın, ahlak dışı ile varoluşan dekadan, umarsız bulantısı arasında sıkışıp kalmış her tümcenin arkasında mantıksal çıkarımlar değil kendi yaşamı olan simdi hafifim, simdi ucuyorum, simdi kendimi tosunum evladim gibi görüyorum, simdi bir tanrı dansedip geçiyor içimden.. yükseldikce uçma bilmeyenlere daha küçük görünen tanrıları insan senin kaybettigini kaybetse bir yerlerde duramaz bir daha azdıklarında dayanılmaz bir kan kokusu kusar çocuklarım dilencileri yok etmek gerek, çünkü insan onlara verince de pişman oluyor, vermeyince de kölenin zayifligi,özgür bir seçimden kaynaklanmıs gibidir, kadın. onlara beklemesini bilen erdem ögütlenir yaşam, yüksek anlamlılık yüklü endemdir tek anlardan ve bu anların olsa olsa gölge görüntülerinin çevremizde gezindiği sayısız anlardan oluşur. sevgi bahar her güzel ezgi dağlar ay deniz her güzel herşey ancak tek bir kez tam yürekten dilegelir: bir biçimde, söze tam olarak hiç gelebilirse. çünkü bir çok insan bu anları hiç yaşamaz; onlar gerçek yaşam senfonisinin araları ve duruşlarıdır ölü her insanın içinde, oynamak isteyen bir çocuk vardır "en insani davranış, bir insanın utanılacak duruma düşmesini önlemektir çam fıstık agacı ve simsek bekliyorum, neyi bekliyorumki, neye acıktım? bulutların tahtı cok yakın diyorum etimi yiyorsun devlet helal olsun insanligin aç gezdiklerime say ömür arpa boyu çocuklarimi öldürdügüme gidip eteginden öpemediklerime say silahin alni olsun adin ak sütü emenlerinden inciden gerdanin olsun cokları pek geç, bazıları erken ölürler, tabii vaktinde yaşamayanlar nasıl vaktinde ölebilir? keşke hiç doğmasaydı. lüzumsuzlara bu öğüdü veririm. fakat lüzumsuzlar bile ölümlerini mühimserler. en boş ceviz bile kırılmak ister. herkes ölüsünü mühimsiyor. ölüm henüz bir bayram sayılmıyor. insanlar daha en güzel bayramlarını nasıl kutlayacaklarını öğrenmediler. "kendi alevlerinizde yanmaya hazır olmalısınız. önce kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz? hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki dostluğumuzu ya da kardeşliğimizi hiçbir şey engellemiyormuş gibi görünür, bizi ayıran küçücük bir köprü vardır, hepsi o kadar. ama tam sen bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam : "bu köprüyü geçip bana gelir misin?" işte o anda artık bunu istemeyiverirsin, sorumu tekrarlasam öylece suskun kalırsın. o andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer, bizi ayıran ve birbirimize yabancılaştıran duvarlar bitiverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız. ama o küçücük köprüyü düşündügünde sözcüklere sıgmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın... karsi tarafta düsman bu yanda masada hesap fukarası çocuklarım savasırlar bu yüzden bir hesap yüzünden ki hesap onları asar ben Tanrıyım artık savasın evlatlarım!!! |