ah insan ! …var oluşun çaresizliğin kendine ve sende yaratılanlara karşı boyun eğmişliğin isyanlarınla ah insan ah insan … dünden bu güne hiç dinmeyen sızıları yüreklerinde ve sırtında taşıdığın ki, kanı damlamaktayken o dost bildiklerinin hançerleriydi hepsi yazgında yazılmakta hala eski bir hüznün hiç bitmeyen hikayesi bilsen ki yerin yurdun yoktur hiçbir yerde ne malda ne mülkte geçer hükmün biraz kül, biraz da duman hepsi hepsi bütün yazgın böyle yazılmışsa ki, o ilahi kanun değiştir haydi değiştirebilirmisin? … bilsen ki yanmaktasın narı ateşlerde külün savrulmakta dumanında çığlık çığlık gözyaşların bari gülümse biraz ah insan ah insan … haydi gülümse gülümseyebilirmisin? … /unutulmuş ne varsa sevgiden geri kalan/ /bir kadeh şarap gibi içilmiş şarkılarda/ /Bütün ışıklar sönmüş terk edilmiş hatıran/ /Bir senin aydınlığın karanlık sokaklarda/ ah insan ah insan … bunca karanlığın içinde bir mum ışığına bile ihtiyaç duyarken kaybolur bir yerlerde orada şurada burada faili meçhullerde kul ellerinde taammüden kula kul edilirken sözde insanların karanlığında beyhude yere insanlığı ararken … acıyorum işte bu acınası haline çok yazık ve, merak ediyorum acaba ne zaman dost olabileceksin kendi neslinle ey insan ! insan … bunları hem sorar hem de, söylermisin kendine ? ... Mert YIGITCAN 23 haziran 2011 istanbul |