Haram Suskular…
Hasret yakılıyor ocağımın duvarında ,
Bir dilim ekmek parası için, bedenlerde ateş körükleniyor ateş Pastadan pay almak uğruna Zil zurna sarhoş, ağzı alkol kokulu adamlar Geçiriyor, küflü gülüşlerini gecenin soğuk sırtına Parmaklarına yapışmış sarı izmarit kokusu Her dile farklı, kaldırımlarda saklı sevgi telaşı Kelime sonrası ceplere inen hüzünler Yem edilir karıncalara, kangren olmuş hayatın sır Şafaklara karışan ter ve ekşi parfüm kokusu Ölüm vardı, ölüm uyumaktı Uzaklardaydı ölüm belki de yanı başında Ölüm kurtuluştu aslında Günahkâr bir sabah sonrası Kefenlerinde lekeli izler Kemiriliyor yürekteki kelepir duygular Yüreğin karasına vurmuş cesetler Hiç gelmeyecek bahara saklı karanlık duvarlar Namuslu geçinip giden küçümseyen bakışlar İrdelenir boyalı yüzler Bir yığın hayal enkazı kaldırım taşlarında Kaç beden sürgündü köşe başlarında Kaç bakışa mezar oldu gözlere takılıp kalan Emzirilir hayata küsmüş hissiyatsız duygular Besler geceyi naçar, haram suskular Bir damlada kırağıda kırılır, çatlak düşler Uluorta bir aşk dokunur dudaklara Süpürülür geceden arta kalan kimlikler Sübyan yüzler doldurulur ceset torbalarına b’aglanır ağızları Çarpılır yüzlere iklimsizliğin grileşmiş külleri Faili meçhul duygular Arsızlaşır geçen yılların karanlığında zaman Ateş düşer, ar düşer, ar çiçeği İffet unutulur, ruhlar satılır, her şey paraya dökülür Bir isim takılır isminin önüne Gecelere damga vurursun arsız çiçeği |