bahoz
Selam toprağa, yada evde, geceleyin
Ya da uzakta bir yerde, neresi olursa yerin, havlarken köpekler,yalarken kendi göz yaşını yada soluğun duyduğum yerin Her kazdıkça geceyi şafağı bulmak için içi kor ateşte yanıyor için için Zifiri kör karanlık güneşini saklıyor Bir gardiyan misali gündüzü yasaklıyor Umudumda gözyaşı, ruhumda onmaz ara sarmasık kadar uzağım körpe sabahlara Düşlerim yalınayak, yüzümde ay sönüyor Dünya bir martı gibi başucumda dönüyor Kelebekler sende Hüzünler demleniyor kısık mum alevinde Gülüşün nemleniyor evimde Gökyüzü feryadının ayazında üşüyor Yıldızlar koşup koşup kirpiğinden düşüyor Sandallar terk ediyor sevda denizlerini Kuytularda bırakıp en saklı gizlerini Mevsimler buruk şimdi, pus tuttu gönül dağın Yalnızlığın koynunda asırlardır tutsağım İçimdeki çocuğu artık avutmuyorum Saçını okşamıyor elini tutmuyorum Ağladıkça ağlasın, kanadıkça kanasın Bırakıp gitmeseydin, sen ki şiir anasın Duvarda bir resmin var bu sırdan tek yadigâr Dudağın gül bahçesi, saçların hırçın rüzgâr Bana bakıyor sanki o manalı gözlerin Bakışın kahrın kadar, hüsranın kadar derin yokluğun perişanlık Mutsuzluğun ebedi, tebessüm gözlü yar Ne gündüzden haber var, ne güneşten merhaba Ekin doğruyorum ekin inadına harmanın Odun taşıdığın akşamlar gözümde tütüyor Yaşın yetmiş altı olsun Hele dur Daha dur Geçiyorum yollarında kirazlar ilkbahar gözlü yollar Nikahsız cemreler Hele dur gelin ol hele dur Babam kızacak mezarında görürsün Kurtuluş savaşında şehit olmus.. hee!!! Bir yitik eşrafın amcalar Hele dur ağlama dur Baksana şimdi yeşil gölgeye Odun taşırlar kelebekler tarlaya Ekin ekilmiş ana Hele bi dur gitme dur Yastığımın altında kirazlar Gonca güze koşulmus yar ! Toprak dur ! Hele yırtılmadan dur Ekin ekiyorum ekin Ellerinde tırpanlar Ekilmiş ne varsa yerin altında hoş geldin var Hele dur Bir akşam vakti Gıpraşmadan sakin ol Bir güz akşamıydı Seversin sen karanlığı Akşam akşam namazlığı Kekliğin telindeki sabah aydınlığı Al yazmalım hele dur! Kıranmı girdi soyuna Bi dur! Ana bu meşe agaçları ki sırtında taşıdığın beni Kuru ile yaşta yanmasın hele dur Öleceksen memleketimin bütün hasretlerinde Rüzgara karşı yaşayan kadın Yetişecek kalabalıklar kırmızı elma Cebimde ellerini öpmüş eller Yigidin arkası yokuş olmaz derdin Önümü gösteren kiblegâh Gitme dur! |