salkım saçak Ay söğüdüönce saçlarımız dökülecek sonra kara bulutlardan ziyan yağmurları tepemizde bir eşkıya sürüsü var dağ taş yılan yurdu zehirle yıkadık yüzümüzü masum kıvrak ve serin öp uyku senin ellerin eski bir düzlemde gözlerin inadına kalantor çoğul acılarla geçiştiriliveren nane ruhu kokusu içinde yalnızlık travmaları zaman bunca yıldızın ortasında dönüp duruyorken asıl sahibim şems benim su bir masal buldu yolda başını okşadı çocuğun ay bir ustura ağzı gibi keskin gölgesine sığındı hayatın ama şimdi yorgunsan olsun biraz daha uyu sen sonra saçların daha da gür yeniden ortaya çıksın pencereden sarkan çocuk nar ağacından bakan annesinin kucağına düştü içine kırıldı dili eski yeni bütün kapıların şifresini buldu ölümde aşkın Tanrı bize baktı biz ona önce o sustu sonra her şey bilsem tanırdım bakınca sakıncasını bütün kadınların akla zarar öykülerde demem o ki yıllarca seninle biz bir ay söğüdünün altında güvercin uçuran çocuklardık tel örgü sınır taşı ya da sanırım ölüm bizi ayıramaz |