Dönebilirsen(*gül dalında diken düşlerim. Acıdan ağrıyan sol yanımda dilek ağacısın... Her gün bin paçavra umut bağladığım... ve adın... güneşin aydaki suretine yazdığım*) Vahl-gâh Sırtımda kuş tüyü yastıkların krizantem kokuları kapalı tutuyorum perdeleri gözlerimin ucuyla göğüs uçlarımdan sızıyor ince bir ayrılık kırmızıyı kıskanma morlarındayım kutsandığım ne varsa günahı çağırıyor şimdiler ellerim recm edilmiş çarşafın ucu yırtık Medar; kristal bir abajurun gölgesi teğet geçiyor bedenimi dilenci dillerimin parmak ucunda yanıyor sigaram İsrafil’in sura üflediği an bu an araf nedir ki senle ben arasında yitirilmiş zaman tereddüt etme duymakta beni sevişirken usturuplu yalanlar söyleyemem ki Ka’s; önümde maveraünnehir zaman nar-ı Beyza’m anımsa beni düşlerini unuttuğun an susuyorsam çığlıklarımda hala kıyamete çalıyorsa rengi gözlerimin inanıyorsam Elham ruhum başaklar kadar kırılgansa gülerken gülsüz kalıyorsam gömüyorsam acımı gamzelerime sol’da duran sôl notam Elif’im, femim sen olmuşsan Bil ki; daha vakit varken özlediğimdendir seni Ra’n; Artık sıra onda ! “Sus” diyor solumda duran ayna -Sus! -suretin kayıp! Lahza; durma vakti değildi oysa kalbimin sen ki benim bir bilinmeyenli denklemim iki kişilik kalabalıkta kendimi sende kaybettim (*dileğin olsun… Dilediğin olsun… Dön… Dön n’olursun*) NeNa |
.)