11
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1415
Okunma
acının kavrukluğu
ayak izsiz
gelir, yüklenir sırtına /sessiz/ce
tüketir soluğunu
/hiç bu kadar kurak olmamıştı nisan/
biz bu aşkta, ışıklı bir yaz göğü beklerken
üstümüzde, ayazı kıramayan
kararsız bir güneş, mütemâdiyen...
düş kırıklıklarını yatıştıracak
yeni düş rüzgârları peşinde
gidip gelen, baş’sız son’suz günlerle
tükendi iç sesimiz
sessizliğinde, öylece bekliyoruz…
dünde kalmayan dünden
gelmiyor bugünler
oysa yeni renklerle
solacaktı belki geçmişin renkleri
yanacaktı bakışlarımız yeniden
geçemedik korku ateşini cesâretsizliğimizden
beli bükülmüş zamanın
uzaklarında saklanırken biz
lâl susuzluğunda
yandı dillerimiz…
durmadan çarptığımız karanlığın
cehennemine düştü sevda
kör etti ışığını
yandı sözleri
sevgiden yoksul ruhumuz şimdi
g i d e r s i n, her şey gider...
ölüme bir sözümüz vardır
elbet yerine gelecektir bir gün
ayrılık, eş değil midir zaten ona?
/hiç bu kadar kurak olmamıştı nisan/
ya gel, dökül üzerime yağmurum ol
sustur, içimdeki sensizliğin sesini
sana özgür bırak içimi
ya gel, sök köklerini benden
öleyim hepten
diyorlar ki / zaten
aşk yalanmış, dünya gibi!
bekliyorum
ispâtı sende sevgili...
Hâdiye Kaptan
c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir