11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1506
Okunma
atmacanın ellerinden kurtulan
serçenin yüreğiyle
sığınıp /kandın gecenin diline
tuzağa düştün keklik gibi
artıyor ağrısı
hangi yer, hangi zamandı
yokluğuna çivilendiğin gün?
dört mevsimken yaşam
için dışın sonbahar
kıramıyorsun kapısını gecenin
çıkamıyorsun diğerlerine
soluğunu unutmuşsun günün
zorunlu nadastasın
soluyor güncende hayâllerin…
sürekli müşterin
v e l î n i m e t i n gece
yana yakıla
dinliyorsun yine de
tenini karaya boyuyor
sessiz soluksuz
umut yoksulu oluyorsun
görünmeyen gölgenle
varsan, onun da gelmesi lâzım seninle
kanıyorsun yanıyorsun durmadan
talan ettin çiçeğini
akılsızsın badem ağacı gibi
dünyanın karanlık yüzünde
gölgeni var etmeyi öğren önce
tutun ona
gemisini kurtaracak olan kaptan sensin
bir madencinin sabrıyla
geceden aydınlığı çalmak olsun
en büyük hırsızlığın
sonra gel, yıkan gün hamamında
topuk dikenini çıkar
yürü korkusuzca/ durma
sık gecenin gözüne
kamaşsın ruhu
düşsün ışık kovanıyla
nâmını bitir, huzurunda fatihayla
yeniden dön
içindeki aydınlık telâşına
bahar rüzgârlarını kucaklasın bahçen
sararan evreni
yeşillendirmeye çabala
katkın olsun yarınların mirasına
uzatacak bir elin olsun
merhem ol
bin yaradan birine
tek el, tek ayak , tek göz
yetmez ki bütünlüğe
anlıktır nefes, geçer gider
yalnız güzellikler kalır geriye
anılanlar böyle anılır bir tek
ve her şey inanmakla başlar unutma!…
Hâdiye Kaptan
c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir