Gel! -II-
Sevdamı en narin taşı yapmışken tespihinin sen,
Sabır diye çektim her nefesimi ben! Dehşetli zamanlarımın en vurgun gölgesiyken sen, Ölmem ey can! Beyhude dertlerin eşiğinde ben… Günlerin ağarışlarına şahit olurken, Kuzunun bir kurt dişinde asılı kalışını görmez umurum! Yarınlar asılıyken akrebin yelkovana meftun bakışında… El tersiyle iteleyerek hasreti Bir kuşluk vaktinde yahut zifir bir gecede Gel! Hücrelerimde, iliklerimde sen varsın… Ve tamda şuracıkta bir yangın… Ey gurbeti mesken bilen Memleket gözlüm! Hasret düşerken heybeme tek tek Suçu aramam ibliste… Yazgının, her noktasında biter Her virgülünde yeniden dirilirim yüreğinde… Bir anlık nefesle Tüm titrek masumiyetleri katarak cebine Gel! Sessizliğimin en asil yanıdır gözlerin… Üstelik en hazin anıdır gecemde özlemlerin… Ay tamda bir bütün olmuş Yüzüme vurmaya niyetleniyor hasretliğimi… Ve ben ağıtlarımla yakalıyorum onun asi ellerini! Yıkık şehrin parsellenmiş kaldırımlarında Büyütürken gözleri kan bürümüş gülleri Hicranı bir kaşık suda boğarak Ve kız kulesini yanına alarak Gel! İbadet gibi bilip gözlerimi Gözünün karasına iliştirdim Ellerim zembereği boşalmış rüzgârda üşürken Ve umutlar her an çapraz sorguda titrerken sevgili Gel! Gelene Gel(e)meyene kadar! Yine, yine de diyerek başlayan cümleler hep sana… Gel sevgili! Uykum gibi… |