EhramŞiirin hikayesini görmek için tıklayın "...Allah’ın izni olmadıkça kimse ölmez. Ölüm, Allah’ın ilminde kararlaştırılmış bir vadeye bağlıdır..."
Selvilerin hışırtısı, kozalakların intiharına ilişti gözlerim!
Titrek kadınların dilinde ki Ağıtlarına değdi yüreğim… Yıkılmış düşlerin kırıntıları dağılmıştı etrafa Kimse usulca eğilip almak istemiyordu… Avuçlarda büyüyordu zavallılık… Ve bir tek burada geliyordu akıla hakikat! Görkemli özgürlüklerin peşinde, Sıvası dökülmüştü mukadderatın. Çaresizliğin tahtında oturmuştu kader Ve tüm sönen ışıkların kesintisi oluyordu umut… Çirkinleştirilen tüm vaziyetlerin ömrü Bir avuç toprakla çoktan dolmuştu… Belki de bir bahar akşamını anımsayarak, Son kez bakılıyordu yüze… Yaralı yüreklerin feryadı cayır cayır yakıyordu lahzayı; Usulca sözlerini geri sürenlerin şahitliğinde… Hikmetine sual buyrulmayan hakkı için Metanet kaç dakika barındırılabilirdi şaşkın dudaklarda… Mırın kırın etmiş tüm vakitsiz kelamları Bir gecenin genç bağrına gömüyorum şimdi! Gelin gibi süzülerek beyazlar içinde Elimde ki külçe gibi ağır defteri Ve arasında kurumuş suskun gülü bırakıyorum Gözümün ismime iliştiği ihtişamlı mermer üstüne… Ardından çöküp anamın dizi önüne siliyorum gözyaşını… Bir masalın efsunlanmış kahramanı değildir beşer. Bir rüzgara aşık olup ne kadar sürüklenebilir yaprak? Elbet dil diyecektir Aleyküm Selam… |