Kabus
Kabus
arşıma otursan tüm dünya olur karşım deva çarşım olur gözlerin renklenirdi ömrüm salkım saçaklaşırdım derli toplu güzelliğine ben dağıldıkça isterim güzelliğinde dağılsın evrenime anlatmakla bitmez uzun boylu sesinin arkamdan seslenişi sana bakarken sel olur gözlerim sığmaz yatağına akan su bir daha gelmezmiş yavrum ve akan suda bir kez yıkanılırmış her anıyla farklı kapanıyorum ayaklarına göz kırpışının bir kabus gibi devriliyorum dizlerinin dibine su gibi azizim bol bol su içiyorum yangınım bitmiyor ayva tüylerine ve saçlarını koklasam deniz tutar içimi ikindi kahvaltılarının huzurudur yanında olmak ellerinin manzarasıyla içmek aşk şarabını ömrüme boylu boyunca uzanan bir servi gibisin gölgesinde kıyısız göklerine daldığım kirpiklerinin başka göğüm yok gözlerinde rengarenk uçurtmam sadece sana koşarım kırlarında saçlarının ’sol elinin orta parmağına taktığın bir hayat yüzüğü olsun güneş şefkatim’ Kağan İşçen |