istemsiz vasiyeteline sağlık tanrım leyla çok güzel olmuş toz konduramadığım aşklarım acıyor üzerinden kimsenin geçmediği yaralarım şimdilerde savaşır gibi geliyor, kangren edici insan diyalogları bir fahişenin kırmızı elbisesine bulaşmış ruj lekesi nasılsa kan damlayan gözlerimden de gözlerim öyle seçilmiyor inanmazlar ya baş ağrılarımı toplasam çıkamam işin içinden koleksiyon yapıyorum artık hangi ağrım bir diğerinden daha büyük ve hangi ağrım daha aceleci hangisi daha uyuşuk terk etmiyor beynimi ağrı değil zaten bu çatlayası aklım çatlayamıyor hepsi bu kırgınlıklar sayıkladığım bir düş sanki kan ter içinde geliyor hep istemiyorum da beklemiyorum da neyin nesi sormuyorum da ama ahh bu baş ağrıları ve bu onmaz kalp ağrıları korkarım bir gün küt diye uzanacağım cami avlusundaki o boşluğa oysa bir sürü kitap almıştım henüz okuyamadım gönlünü almam gereken sevdiklerim var daha yıkanacak çamaşırlar ve yeni yemek tarifleri var denemek istediğim görmediğim şehirler var, gülmek istediğim fıkralar hıçkıra hıçkıra ağlamak istediğim ayrılıklarım var bilmediğim şiirler yapmadığım resimler tuvallerim, boyalarım ve fırçalarım tiner kokusuyla beni bekler ahh daha ölemem… daha çok yol yürümeyi hesaplarken ve saçlarımı uzatmayı düşünürken yüz tane rejim listesi ayıklarken sağlıklı yaşam haberlerinden ya da yaz gelince tarlalardan buğday başağı toplamayı düşünürken ne olur ölmesem yahut ölsem bıraktığım boşluğu kim fark eder doldurur mu birileri boşluklarımı, yerime kim geçer benim hayallerimi başkaları mı sahiplenir kitaplarımı kimseye vermesinler mektuplarımı okumasınlar yaksınlar küllerini savursunlar benim için ağrı dağına gitsin sevdiğim mor bir yazma örtsünler tabutuma ama ölmeyim daha, şimdi değil hissediyorum garip bir şey bu tatsız his de ne? hayır hayır ağlamayacağım artık çok geç biliyorum yaşamak için ama şimdi değil şimdi manasızken herşey şimdi değil bırakacağım öyle az şey var ki bazenlerim, keşkelerim, iyikilerim, olmaz dediklerim ahh n’olur şairin dediği gibi ’ biraz ölmesem’ ne iyi.. fulya... |